Asmin..Tersine akıyor artık zaman ne zaman seni üşüsem mülteci yaralarımı eziyor Küçük ayaklarıyla ölü çocuklar Duydun mu çığlığımı Asmin... Kısacası yaşamlar ve ölümler arasında bir yerde açlıktan ağlıyor afrikalı çocuklarım Büyük devletler gibi artık küçük yosmalar zevkten değil uzakdoğu da eti satmak ekmek beyaz adamın sertleşmesinde... Çirkinim Asmin çünkü ben artık siyahım bu yaralar çoğrafyasında. Tecavüze uğrayan kadının sırtından sopayı eksik etmediğinden beri birileri Irzına geçiliyor erkekliğimin... Sen ötelerde şiirden çiçekler tak saçlarına saçların bağlamasa ellerimi inan vurmuştum çoktan kendimi... Gidişine Gücendim Giyiniyorum işe yaramıyor soyunuyorum dişe dokunmuyor Evlerim dökülüyor Dökülüyor evler boyunca ağzımdaki küfür Kuş konmuyor artık senin yollarına benim ellerim kırılalı yıllar oldu zaten... Unutma Yollar gidilmez değildir Asmin Olsa olsa dönüşsüzdür döşümde bir sızı Ellerime an bulaşıyor Ben kanıyorum anlar boyunca Belki anlarsın diye. Gidişine kurban olduğum yüreğimde saklıdır hâlâ gözyaşının hikayesi. Çünkü ben Masalı yitik çocuklara anlatıp durdum seni Bıyıkları terlemeden daha vurulmuşluğa büyüdü hepsi. Ötelerde şiirden geçilmiyor Buralarda ölümden başkası yazılmıyor Kırmızı başlıklı kızlarım yok benim en fazla kırmızı çarşaf beklentisi Oda kurşunlanmazsa herhangi bir savaşta elleri... Telli duvaklı bekliyor taze yaralarıyla savaş dulları henüz ölmemiş erlerini.. Söylesene Asmin bir savaş kaç dulun gözyaşına biter... Ya bu aşk hangi savaştan fırsat bulup vuslata erer. S.Ş |
Acıtan gerçekler dökülmüş kaleminizden..