İki Hece
Bülbül öldüğünde düştü yapraklar
Umarsızca, vakit kaybetmeden Kiminin acelesi vardı Kimisi ise ağır ağır Gözlerden düşüyordu aşağı istemeden.. Önce rüzgar öptü dudaklarından Ardından bir feryat Koptu masmavi buluttan, Gece değildi; Yüreklere yeni çiy düşmüş Yorgan altında uyuyanlar vardı, Usulca sokuldu Kapılarını açtı dolgun mavi gözlerinin Öylece sustu.. Göbek bağını kopardı keskin aletle Ve bıraktı hepsini asumana ’’ Biliyorum ’’ dedi Bülbül öldüğünde düştü yapraklar Vakit kaybetmeden gözlerinin içine Kime sorsan acelesi var sanırdı Kimisi ise ağır aksak yürümesinden; Dem vururdu cihana.. Bütün pazartesiler kırmızıya boyandı sonra Saat yediyi on geçe Kara trenden bir ses yükseldi göğe Tiz, yapmacıksız, yüzüne yüzüne Kim bilebilirdi ki Bu kadar hüzünkar olacak sevişmeler Sevgililer bu kadar düşman.. Bülbül öldüğünde olmuştu herşey Çocuklar daha cennetten çıkmamışken Kapının sürgüsü çekildi Yeşil uçlu kalemle kara bir yazı Öylesine sert öylesine hırçın ki Kim görse delice sevmeler gibi Yazıldı geceye silinmeden.. Ne dert kaldı ne tasa Yumuşak olacaktı düşmeler Biraz keyifsiz sanırsam Ama yine de sorunsuz, sıkıntısız Olmadık bir kitabın Arka sayfasına sıkıştırıp Bakmadan kaçıp gitmeksiz; Öyle olacaktı işte Önce bülbül ölecekti Sonra bütün sıvılar düşecekti Beyin denen etten aşağı Saat yediyi on geçe Trenin sesiyle.. Neyse! Fazla uzattım bu gece Bülbül artık sorunsuz bir hece.. 09/11/2015 |