27
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
3025
Okunma
Dedim bu akşam çekirdek çıtlatayım
Kimsenin rakısına yazısına ilişmeden
Kahveden açık havalı bir yer kapayım
Süslü Süleyman her yeri işgal etmeden
Fon dip geçtim sokağı cıgaram ağzımda
Ev ile kahve arası penguen ayağı valla
Mahallenin kızları baktım saç baş girmiş birbirine
Güldüm geçtim anam mı doğurdu sizi be
Geleni kestim duranı süzdüm afetler yani o biçim
Çekip çıkaran dolmuş meydana bense biletsizim
Bir kupon yaptım At Kafa Kemal’in yerinde
Bir de ikili çakınca hepten keyfim geldi yerine
Vardım mekana
Birkaç kelek karpuz serilmiş masaya
Her mevsim vardır bunlar
Gitmeye gerek yok
Nişantaşı manavına
Sorti geçip ön cephede mevzimi aldım
Kaçak çayımı da yasal halde yudumladım
Güneş nasıl vuruyor bağrıma kıyak
Oğlum Şuayip bunca güzel aklına ateş basacak
Devirdim bardakları doldurdum tablaları
Derken ne göreyim
Karşıdan yengeç gelen bizim Topal Ramazan mı
Baktım surat sekiz karış daldı içeriye
Yuh be selamsız
İnek bile ahıra girerken ’möö’der be
Bir gümbürtü koptu yahu dedim ne oluyor
Tam şenlik
Ramazan’ı üç
Çaycıyı beş kişi tutuyor
Bak sen bir de kardeş olacak bu zibidiler
Sormadan mevzuyu çakozladım
Meğer akşam bütün masrafları
Mizanda bizim Topal Ramazan’a geçirmişler
Hiç bozamam istifimi döneyim yine ben masama
Akşam yine kanki olur dolaşır onlar
Kol omuz alarga
Çıktım dışarı iki polis üzerime geliyor
Bayram değil seyran değil bu ne iş
Adımı yüzüme söyleyip
Haydi dediler bahçemize gidelim
İyi de ağbilerim ben size ne ettim
Meğer eski baldız Tornavida Kazım’a kaçmış
Cingöz Bedriye’de demiş mi
Arabanın içinde Şüayip de varmış
Yarabbi bu nasıl bir hata
Bu nasıl bir bela
Bu Şüayip kulun ne etti sana
İyisi aldık mı soluğu biz ikinci şubede
Ah Egeli sen ne çok geldin yazılarından bu merkeze
Olsaydın da şimdi bir tanıdık ağbi ismi verseydin bize
Neyse daldık içeri
Karşımda Komiser Mahmut’un gözleri
Neon lambası gibi parlıyor
İşte düştün ulan der gibi elime
Amirim dedim müdürüm tanımam
Tornavida Kazım’ı
Öyle bir anlatılar ki
Sanki Şüayip’in kırk yıllık
Askerlikten devre arkadaşı
Nasıl derim şimdi ben
Bu soytarı çok eskiden
Süslü Süleyman’ın arabaya kezzap dökmüştü
Süleyman’da ağaca bağlayıp
Sabaha kadar kızılcık sopasıyla herifi dövmüştü diye
Yakardım iki saat benim alakam yok
Dediler buralardan ayrılma gözümüz tok
Yakamı paçamdan aldım attım kendimi dışarıya
Koçum dedim çekirdek yemek sana yirmi dakika
Bahtımıza vuran vurmuş doğruca yürüdüm dergaha
Ulan şairler bana da bir duble ısmarlasanıza
ŞÜAYİP
5.0
100% (3)