KEL SAİT'İN KIZIZifir bir akşam acayip darlandım adresim yok kapalı Aşk denilen zaten bir bakışın su gibi rakıya damlaması Kafam terso yamuk adamlar ve yanlış sokaklardayım Kimi görsem aklım dağılıyor üstelik mahallemden de firarım Ulan Şüayip sen kendine nikotin gibi eşkıya bir dumansın Çekme dedikçe içine inadın tutar gider nargile evini yakarsın Olsaydın şimdi iki istavrit çevirirdik şöyle teneke üstü Kılçık Cezmi’den limon yeşillik filan da araklardık Hem şansımız yoksa itibarımız var bu alemde Akşam gel demiştim sana saat dokuz oldu hala yoksun Nerede kaldı çocuğu gurbet olan bir anne gibi beni süzüşün Ve içimde cız cız kızarıp duruyor o imansız gülüşün İyi kızdın sen bilemedik aslında kıymetini Evlenir evlenmez seri imalatla döşedin bir çırpıda evini Tornacı Kel Sait’in kızı bahtı tezgahı gibi gülmemiş Garibim yıllarca Şüayip demiş başka bir şey de dememiş Ne bilsin Şüayip ekmeğini paslı gecelerle tenhalarda kemirmiş Yetmemiş bir de ömrünü tuhaf hayal işlerle o biçim geçirmiş Yıldızlar ne güzel de dökülmüş üstüme vay vay Ceketimi şöyle çıkarıp oyna yasım da var var Oyna yavrum oyna gözlerin senin zaten çiftetelli Düm düm teke koyarım geceye şimdi sesimi Gel kız Gonca gel hadi ’Bandıra bandıra ye beni’ Az mı sevdin o yıllar hani üç gramlık şu ziyan beynimizi Herkes anıları kadar yalnızdır Şairler bırakın artık bu imge işlerini Yengeç duruşunda kelaynak bakışı deyip de Yok yere sakın ha kafalamayın bizi Boşanalı üç ay olmuş kim bilir kocasından neler çekti Astronot Necmi yani dünyanın en gereksiz zibidisi Çok baktım yollara efkar sardım başıma Uslanmaz şarkılar demledim rüzgarla dalgalara Kaç şilep yükünü indirdi vallahi sayamadım Bir merhaba duydum kimdi bilmem en son hatırladığım Sonradan ne yaptığımı ikindi vakti teknede söyledi Kaptan Bekri Şüayip’in tozutup oynayıp sabaha kadar bağırıp Sibel dediğini ŞÜAYİP |
gülmek istediğinde adres şuayip...
düşünce kısmını saymıyorum bile