AŞKIN GÖLGESİ
İzdüşümü yordamsız mahkûmları yürek denen ceberut,
Mengenesi devingen ruhların kılıcı: Ahkâm kesen reçetelerde gizli Söz öbeği ikilem mizaçlı yönergesi İnsan denen mefhumun ötelenmiş nefreti: Bir gizem bir sancı Kaygılı bir döngünün rabıtasındaki o erişilmezlik Kadar akıl dışı: Hadi seyrel sen de münafık düşlerinde Hele ki o yoz akıl tutulmaları. Külliyen yalan aşka dair öngörü, Kirli bedenlerin vücut bulduğu dürtülerin Devingen mahcubiyetinde saklı Görmez misin hak edilesi o çöküşün Günbegün seyreldiği yankıları hanidir Münafık ölümlerin mızrabı kadar akla zarar Sen yine de dön dolaş Ve söyle son sözünü: İkiletme artık ne de süründür; Ölgün hükümleri gıybet bellemiş Hükümranlığı gölgelenmiş bir kez sevdanın, Ucube yaratıları şeytanın dergâhında Sünepe dürtüleri kırık güdülerin nazarında Ahkâm kesilesi bir düşün izleğine düşmüş Aşkın gölgesi. Bir bildirge adeta sorunsuz mihrakların kayıt dışı Ne çok edimi yaftalanmış mizacında Körelmiş bir öğretide kurgulanmış iken Son hikâyesi düş prensesi, masumiyetin harcandığı Bir tantana adeta kaçarken yakalandığım Nasıl da sıra dışı bir yüzü dönük kıbleye Kayıp imgelerin salahiyet verdiği Dünden yarına uzantısı ansız bir mecalsizlikle Seyrelmiş bir kez hidayeti sır bildiğim Ömrün tevafuku yine de Rencide edilmenin çok ama çok ötesinde: Bir pergelin iz bildiği Deli fişek gönlün her daim iz sürdüğü, Hanidir telaşını yadsıdığım o kaynayan kazanın Gelmişken son raddeye. Yüzüne hürmeten nasiplendiğim mihrabı kayıtsız Ve kanatsız akşamların sadece benden mütevellit payidar Mihenk taşıymış oysa hüzün Yüzüm gözüm o üstün körü mahcubiyet iken Dünden beri rast geldiğim, Bir bir dileyip ve aşkı dilendiğim Dillendirdiğim ne varsa yine de sakınıp Ardına gizlendiğim perdenin Karaltısına sinip de gölgelendiği Ansızın peyda olmuş ve ölmeden yok olmuş: Hanidir berduş hanidir yolumu kaybettiğim o yokuş Gönül bu sevgili: Kâh sefil kâh derviş. |