Ömründen bir ben kalmıştım geriye...Küheylanlar şahlanırdı yiğidimin duruşunda Taşan kan dudaklarından Yusufca bir alak sanki Yatasım gelirdi badem gözlerinde müebbet Yokluğunun suretinde şimdi mertce ölesim geldi... Toprağımızla buluştuğunda adımlarının sesleri Sere serpe serilirdi önünde bir bir taşlar Zincirlere vururdu kentin alçak yürüyüşlerini Düzlenirdi intiharlara ferman yokuşlar Bilinmez kaç asırlık tarih yazar yüreği Bilinmez saklıdır zaferleri, ses vermez göğsünden İnkârı yok, yakasında yanar bütün yenilgileri Sızlar namerde dökülen kanları bileklerinden Dünyayı gördü dolaştı bastı her haritaya da Sığamadı bendine, taştı kendi derinliğinde Unutmaz sevdalarını, serzenişleri kulaklarında Canı aşklarından şimdi bir ben kaldım geriye Soyunurken aşk bize usulca dar mekânlarda Nefeslerimiz mülemma, ten tene sıvanırdı Ölümden dirilen rüzgar birden kapıyı çaldığında Fahişece yatar yol döşeğe, ten parçalanırdı Yok yankısı artık sesimin, yanıtsız sorularım sefil Peş peşe döllendi doğurgan sancıları günlerin Tarlasını tufanla süren tanrılardan değil Oyunlardan öğrendim gerçek olmadığını ölümlerin Çırıl çıplak sarılıyorum döşeğimin yol felaketine Çöküyor sarı gökyüzü ağır ağır üzerime Alıp da sıkıca bağrına basacak biraz sonra Oysa aşklarından bir ben kalmıştım geriye ... Foto: © by Metin |