Arkası YarımBir No’lu Kırık Ve Kırgın Matbuat der ki : kırk yaşlarında bir radyonun yanı başında, böyle bungun dinlerken, huzursuzluğum baygın bir yandan dönüyor müziğiyle, kalbi kırık tahta balerin "afedersiniz saatiniz kaç?" diye sorduğumuz papatya, afallayarak yanıtlıyor : bir yaprağım daha eksik dinliyoruz, kulağımız yaşananlarda, delil yetersizliğinden salıveriyoruz, yüreğimizde kök salan zehirli sarmaşıkları "bay Piedro her zamanki gibi sıkıntılı ve hüzünlüdür" diye aradan geçen bir cümle, hayallerimiz bir arpa boyu türkçeyi diri diri gömmeden mezara tok bir ses : "bayan Sara, sahilin kızgın kumlarında çaresizce yürürken..." Muazzam bir soygundu, fütursuz ve kusursuz bir zerafetle o gece mum ışığının etrafında en çok da haylaz aşıkların hırpaladığı oyuncak dudaklar düştü payımıza büyüklerimiz derdi hep : dikkatli oyna kırılır dikkatli öp, kaybolur! hep beraber toplanmışız, yusyuvarlak bir masada bir ihanet çıkartma ayininin daha ilk seansında "ey ihanet, geldiysen ruhumuzu acıtma ne olur." dediysek de, önce günahlarımız açıyor arzularımızın ağır kapılarını törpülüyorum ıssızlığımı sinek kaydı traşlıyorum yalanlarımı bir daha dekore ediyorum dağınık ruhumu aynalara bakmadan ağlıyorum, kör bir gül gibi kırk yaşlarında bir radyonun frekans arama düğmesinde ellerim şimdi şehvet vakti... sırada dramatik saatler... dünsüz ilişkiler köprüsünden geçebilenler... şimdi havva durumu... bugün kadınlar yer yer duygulu... çorak gölgelerimiz telaşlı, çok telaşlı... sadece sesler, loşluğa çarpan temmuz hamile kalmış çarpık bir sevdadan kaç kere söyledim, suç ağacının gövdesinden olmaz pinokyo oysa sadece sayı boncukları ve plastik fasulyeler kaldı aklımda tadı da kalmadı artık küflenmiş intihar isteklerinin bazı sevdalar ecnebidir, bazı şiirler sır tutmaz "büyüyünce şiir olacağım" der gece yalınayak sevme, ağlarsın, ağlaşırız gözlerim kısıyor, yaşlı radyonun sesini çok uzaktan yine davudi sesler : "bay Piedro, Bayan Sara’nın saçlarını okşarken..." geç oldu, karışıyor gölgelerim uykularıma, yarın iş var, erken kalkacağız yine bir mezbaha, yine el değmemiş duyguların kesim işi irili ufaklı travmalar paketlenecek sonra postalanacak, ayrıntılar mezarlığına sonra yine sonra yine bildiğiniz gibi işte, arkası yarım... Oktay Coşar |
Şiiri yazan kalemin var olsun.
Beğendim tam puan.
.......................... Saygı ve selamlarımla...