ARZ-I HÂLNice hazanlardan ilkbaharlar çıkartmışım ben, Nice çiçekler derlemişim hazan viranelerinden Ve nice güz gülleri koklamışım o vurgun yemiş bahçelerden... Tiryakisi olduğum gökkuşaklarında sevişmelere kavuşmak için İliklerime kadar ıslanarak beklemişim nice sağnaklarda Ve göğsümü bağrımı açmışım nice fırtınalara Deli rüzgârlara yüklenmiş sevdâ kokularını soluyabilmek için. Nice gidişler seyretmişim, her biri akşam güneşinin batışı gibi, O gidişlerde, hep yüreğime batmış akşam güneşleri Ve sonra, gözlerimde hasis bulutlarla sessiz beklemişim sabahları, Sabah ezanlarında, en içten dualarımla Masum yüreğimle ve günahkâr ellerimle beraber titremişim Hepsi de olmuş nasılsa, oysa ne olmayacak şeyler istemişim Bazen üzülmüşüm yanlışlarıma, Tanrımdan af dilemişim. Fakat kalmamış şimdi ne o masum yürek, ne dileklerim, Tükenmişim, bitmişim... Şimdi gönlüm, dalgasız, fırtınasız âsude bir deniz kıyısı gibi; Geceleri sakin denizde, mehtaba dalıp maziye gidiyorum Ve tek derdim var; denizin getirdiği Ölü balıkların ve çürümüş yosunların kokusundan nefret ediyorum... Özleyip ilk sevgiliyle geçen günleri, ümitle seslensem dağa, taşa .........Abbas da, benim için gitmez ki bu saatte, taa Beşiktaş’a.... Ünal Beşkese |