40. YılBiraz Ahmet Kaya’dır ömrüm Öyle dik öyle isyan öyle sürgün Otuz yıl öncesinde bir mektup içerisinde Önce saçların geldi bir tutam Öyle kestane öyle ince telli öyle vurgun Biraz Abdurrahim Karakoç’tur ömrüm Öyle naif öyle titrek öyle Mihriban Sen henüz on yedisinde bir yaprak Düştün bir düşüşle ömrüme Öyle zarif öyle içten öyle mutlu Biraz Orhan Veli’dir ömrüm Öyle âşık öyle garip öyle İstanbulludur Hep kesişiyor yolumuz Bir çocukluğun yeşerdiği yıllar Sen İstanbul’un Çengelköy’ünde Ben hep Kız Kulesi’nde oturdum Öyle yorgun öyle vakur öyle durgun Biraz Nazım Hikmet’tir ömrüm Öyle hisli öyle tutuklu öyle Hiroşima Bir bebek doğuyor, bir çocuk yürüyor Bir genç aşk oluyor ve bir genç kız gibi ömrün Öyle vefalı öyle sadık öyle âşık Biraz İsmet Özel’dir ömrüm Öyle sarsan öyle Yusuf öyle Erbain Bir Bayram sofrasıydı gözlerim değince gözlerine Armut ağacında bir deli âşık, türküler söylerdi gönlüm Öyle kaçak öyle vurgun öyle çılgın Kutlu bir yolculuktur ömrün(m) Biraz Mekke biraz Medine biraz Kudüs’tür Iki baston olur sana bedenim Hac ile Biri Cemarat yolu biri aşkın adı Kâbe Sen kalbinde kuş heyecanları ile koşarken iki tepe arasında Seyreyledi gözlerim seni bir Safa bir Merve’de Öyle mülteci öyle Hacer ve öyle İbrahimce Mehmet DEMİRKAPI |