Sana Sesleniyorum (ALLURE)
Artık korktuğun kadar yakın değilim sana
Soluklanabilirsin... Benden yana, Sevdasal yağmurlar, Düşmeyecek saçlarına... Bir kez de Ben gideyim istedim! Ve... Gittim hayatından... Bir kıh denizinde boğulmaktan beterdi Kalabalık şehirlerin, Ciğerlerime sunduğu, Kirli nefesler... Bereketli topraklar üzerinde Nasırlı ve çatlak elleriyle Rençberlik eden Taşralı dedemin dağları düştü aklıma... Ve o dağların gözlerindeki içlenişi... Yapmacıklıkların sahte evreninden Kurtulsun istedim benliğim... Özlemlerin yerini Özentililerle dol-dur-ma-mış ruhlarla buluşsun... Yeniden yoğrulsun... Kussun istedim bedenim Karşılıksız bir aşkın nedametinden kurtulsun Ve... Bütün çirkinlikleri, kussun... Ölümden bir an evvel, kan kussun... Azı dişli, Ağzı salyalı, Kuduz bir köpek gibi kudursun Kudursun ki; Tek kurşunla kalbinden vurulsun... ***** Oysa... Zordur sevdalı adamı Yeni sevdalarla eylemek Aşk acısına karşı ölümü yeğlemek Kaderiymiş gibi olsa da şairin; O ayak izlerinde sürünür aşkın Çaresizliğinden dem vurur Yitik vuslatının... Beklemek... Acıyarak beklemek... Gelmeyeceğini bile bile beklemek... Emeklemek sevdalının peşinde Başını yaslayacağı bir anın hayaliyle avunmak, Yârin dizinde... Ve seslenmek... Duymayacağını bile bile seslenmek Kör ve sağır sevgiliye... ***** Yanıtsız sorular bırakarak, ardımda Gittim hayatından... Umuduna diktiğim çiçekler Bir gün açacaklar mutlaka... Ve sen göreceksin, biliyorum! Öğreneceksin nasıl bir değer olduğunu aşkın... Kaç olursa olsun yaşın Öğreneceksin... Ha! Bir de şu; Seninle ‘SEN’sizliğim var... Seni tanıdığımdan beri yitirdiğim, Bir türlü kendimi bulamadığım, ‘BEN’sizliğim... Allahtan ki Durup durup sana seslenebilmek Bu hayattaki tek densizliğim oldu benim... ***** Hicran yüklü gecelerimin, Zakkum tadı sancısını ruhumda duydum... Hasretini hüzzam şarkılarda damıtarak, Gönderilmemiş mektuplar yazdım sana Zaptı tutulmamış zamanlar evvelinden... Dumanı olmayan alevler misali yanıyor yüreğim İniltisi olmayan bir yara gibi kanıyor... Ruhumu titreten bir nağmeyle boğulmakta gözlerim... Şimdi Puslu bir camın ardından seyrediyorum Senli ve hüzünkâr hayallerimi... Ve o cama Adını yazıyorum kalbimdeki motifiyle... Durup durup, Derinleşen bir ayna olup; Kendi içime dönüyorum yeniden Sonra Ruhumda seni bulup Ben yine... Ben yine ‘’SEN’’ oluyorum... ***** Sana seslenemediğim günlerim de oldu, doğru... Kendimi ve ilhamımı kaybettiğim günler... Bulduğumu sandığım anda yitirdim, sen gibi, ayak izlerimi... Hani bazen, yaksam diyorum bu yapayalnız bedenimi... Hani savursam küllerimi rüzgârlara... Toz toz olup yüreğim, Minik bir kuş edasıyla, Gelip öpse saçlarından Bilmem ki; vazgeçer miydin Bu amansız kaçışlarından... ***** Oysa Yaşamın döngüsünde Kendimi ara-mı-yordum ben ! Kendimi yaratıyordum, Bulmaya çalışarak seni... Sense gidiyordun hep Yitikliğimin dehlizlerinde Bir başıma koyup beni, Gidiyordun... Hâlbuki Biliyordum ben Her gidiş Yeni bir başlangıçtı ...YARADILIŞIMA... Antakya, 29 Haziran 2010 Ali Asafoğulları |