HİCRAN YIĞDIM YİNE GECEYE...
Anlamsız serzenişlerin kâh kıyısında kâh gıyabında
Tümden gelen varoluşların ölüm makamında Güne gömülü dünlerin ve elime batan dikenlerin Çok yakınında, desem keşke Ve seyrelse yokluğun günden güne. Yoksunum çok yolsuzum ve nasıl yorgun Mücbir sebeplerden ibaret olsa keşke Ve dökülsem yaprak yaprak Sızan hüzün nazire edercesine Varsam sona hani olmadığın o yaka Sonsuzluğa uzanan yolda yalnızlığımla derbeder Ve olmazın oluru hükümlerle darma duman. Koyuldu geceler daha da karardı Yerle yeksan oldu olalı devran Toz konduramadığım ne varsa olmadığı kadar Uzağındayım hele ki onca söylence Ağzımla kuş mu tutsam da girsem gönlüne Menzili kayıp ne varsa bilmez miyim yar, Davul bile dengi dengine. Hicran yığdım yine geceye Nifak soktular hayat ile arama Uzun bir perde çektiler boylu boyunca Neye niyet neye kısmet Varsıl mekânların ahalisi görmese de gönül gözüyle Uzağındayım inan ki alabildiğine Hele ki tükenirken umutlar Sanır mısın ki söylediğim her kelime yalan? Devam et sen sessizliğine Meramın ne ise varsı güller açsın yüzünde: Bir söze hasret bir gülüşe yanık Tekerrür eden ne varsa hepten kayıp Sanmıştım oysa bir zamanlar: Aşk en büyük günah ve nasıl da ayıp Gördüm göreli dünya gözüyle seni Uzak bir şehrin özlem yüklü kıyısında Sapa bir yolun çıkmazında belki de Kısaca imkânsızın ve anlamsızın çeperinde saklı olan Kuytulara gizlenmiş mihrabın geldiği son radde. Kavuşamayacağımı bile bile: Ne gam, Ne dert ne de tasa Sevmekse düşen payıma Başım gözüm üstüne Bu değil mi söyle Yaradan’ın tecellisi. Susarım da bir ömür inan Bilirim ve ağlarım usul usul Uzak olsan da sensin sığındığım tek liman. |