Özlemim
I.
Buharlaştı sanki Hızır’ın yıkandığı bengisular bulanık sularda ıslanır güneş can çekişir kar altında kavrulur çiçekler umut, geceye esir çile, ateşlerde yanmış karanfilin adı hüzzamca kokar şiir. Kurak iklimlerin su düşlerinde ezilen menekşedir kalbim kıskançlıklarla kızıllaşan akşamları yıkasam da Fırat’ın serin sularında diner mi yüreğimdeki kıyâmet Asırlık höyüklerin zenginliğinde alev alınca sular kaynar yüreğimdeki tüm vakitler lavlarla parçalanır ilkbaharımın öksüz çiçekleri. Ölü kentin sokakları loş kırağı çalmış düşlerden arta kalan her şey hüzne ayarlanmış tüm zamanlar yörüngelerini yitirmiş gezegenler gül açmayan zamana iliklerimi üşüten yaza düşüncelerimi terleten kışa ve çileye mahkum olmuşum leylâklarla güzeldir kayalıklar ben, baharsız kalmışım. Denizleri sarmış ateş deniz, alev alev yanıyor nerede gelecek zamanların aydınlığı gün doğumuyla ağaran tepelerin ardındaki umut hayallerim rüyalarım en büyük sevdalarım nerede bir mum eriyişinde tükenir ömür falcılara ısmarlanan bir umudun peşindeyim uğrayanı olmaz bozulmuş bağın ben, hâlâ olmazların derdindeyim. Kanatlarında taşır yeni gün ışığını ve zeytin dalı yeşilliğini gün görmememiz için, gün görmüşler, kahpece tüm güvercinleri öldürmüşler. Yarınımızı arıyoruz saman çöpü hafifliğindeki fikirlerle yazıları silinmiş havuza atılan kitaplarımın ey mesih! hapsedilmiş nehirlerde boğuldu sözcüklerim diriltir misin ölü mısralarımı Suların dağlara aktığı günedir özlemim. II. Bir dile gelseydi tarihim anlatsalar da görkemli mazimizi nasıl düştük bu hallere hangi gizli el lanetledi bizi medeniyetimi haykıran sanatım, şiirim, sazım ve türküm ne oldu bize anneliği tatmamış kadının hüznüdür yaşadığımız Bir anne sütü bereketinde hangi baharın doğumuyla yeşerecek sevincimiz yetmez mi ödenen bedel ne zaman son bulacak bedeli ödenmiş çilemiz. Suların dağlara aktığı günedir özlemim o gün ışıkların sesiyle uyanır saf ve gizli kalmış arzular tek çağrıya yönelir yürekler devşirmek için en verimli duaları ve güneşi bekler baharı yaşamak için her beden Dudağı çatlak toprağın benzi sararmış umutların ihmal edilmiş dünün diriliş davetine koşar yağmur yere ağar umut parçalanır tohum yeni günün dirilişini müjdeler filiz verir memleket kadar sevdalar kokar şiir. Kurak iklimlerin su düşlerinde ezilen menekşedir kalbim kıskançlıklarla kızıllaşan akşamları yıkasam da Fırat’ın serin sularında diner mi yüreğimdeki kıyâmet Asırlık höyüklerin zenginliğinde alev alınca sular kaynar yüreğimdeki tüm vakitler lavlarla parçalanır ilkbaharımın öksüz çiçekleri. Ölü kentin sokakları loş kırağı çalmış düşlerden arta kalan her şey hüzne ayarlanmış tüm zamanlar yörüngelerini yitirmiş gezegenler gül açmayan zamana iliklerimi üşüten yaza düşüncelerimi terleten kışa ve çileye mahkum olmuşum leylâklarla güzeldir kayalıklar ben, baharsız kalmışım. Denizleri sarmış ateş deniz, alev alev yanıyor nerede gelecek zamanların aydınlığı gün doğumuyla ağaran tepelerin ardındaki umut hayallerim rüyalarım en büyük sevdalarım nerede bir mum eriyişinde tükenir ömür falcılara ısmarlanan bir umudun peşindeyim uğrayanı olmaz bozulmuş bağın ben, hâlâ olmazların derdindeyim. Kanatlarında taşır yeni gün ışığını ve zeytin dalı yeşilliğini gün görmememiz için, gün görmüşler, kahpece tüm güvercinleri öldürmüşler. Yarınımızı arıyoruz saman çöpü hafifliğindeki fikirlerle yazıları silinmiş havuza atılan kitaplarımın ey mesih! hapsedilmiş nehirlerde boğuldu sözcüklerim diriltir misin ölü mısralarımı Suların dağlara aktığı günedir özlemim. II. Bir dile gelseydi tarihim anlatsalar da görkemli mazimizi nasıl düştük bu hallere hangi gizli el lanetledi bizi medeniyetimi haykıran sanatım, şiirim, sazım ve türküm ne oldu bize anneliği tatmamış kadının hüznüdür yaşadığımız Bir anne sütü bereketinde hangi baharın doğumuyla yeşerecek sevincimiz yetmez mi ödenen bedel ne zaman son bulacak bedeli ödenmiş çilemiz. Suların dağlara aktığı günedir özlemim o gün ışıkların sesiyle uyanır saf ve gizli kalmış arzular tek çağrıya yönelir yürekler devşirmek için en verimli duaları ve güneşi bekler baharı yaşamak için her beden Dudağı çatlak toprağın benzi sararmış umutların ihmal edilmiş dünün diriliş davetine koşar yağmur yere ağar umut parçalanır tohum yeni günün dirilişini müjdeler filiz verir memleket kadar sevdalar Mehmet Sait Uluçay[ |