TAHASSÜRE DAİR
Hıçkırsam kimse duymaz ağlasam susar alem,
Bundandır tebessümü ömre haram kılışım. Gönül kimi zikretse kinini kusar alem, İç çekip yâr deyince sessizce yıkılışım, Hiçliğe yol alırken yari anmam bundandır... Yeni öğrendiğimi evvelden biliyordum. Çünkü Kalubelâda Hakk’a yemin ederken, İlk orda hüzünlenip ilk orda gülüyordum. Hiç zafer kazanmadan tam seni yendim derken, Sana mağlup olmayı zafer sanmam bundandır... Her adımda bir şehir bırakırdın ardında, Her adımda bir şehir uzaklaşırdın benden. Sana olan sevgimi her lâhza duyardın da, Susardın, konuşmazdın, tek söz duymazdım senden. Bir yalana inanıp sana kanmam bundandır... Sussam kıyamet kopar konuşursam ölürüm. Adını fısıldasam silinecek günahım. Biliyorum, ölürsem kalbine gömülürüm. Gün geçtikçe artsa da dinecek bir gün ahım, Bir umut bekleyerek her gün yanmam bundandır... Evet! her gün her gece yollarını gözledim. Ben ki Kâbe diyerek sana gelmek isterken, Bitâp düştüm, yoruldum, seni ne çok özledim. Oysa çok şey değildi bir kez gülmek isterken, Sensizliğe ağlayıp sana dönmem bundandır... Ölümü Kabil buldu günahını ben çektim. Habil gibi yakarıp cennete girmek için, Sahi sensiz yaşayıp sensiz mi ölecektim? Yavaş yavaş dolarken ömrümde koca hiçin; Günahımla yanıp da külsüz sönmem bundandır... Ertuğrul Yıldırım |