HAR-I FİRKAT
İmkansız bir sevdanın kuyruğunda beklerken
Bir umut tesbihine bin umudu eklerken Gözlerinden uzakta gönlünden sürgün yedim Pişmanlık denizinden büyük bir vurgun yedim Esarete râm olmuş bir mülteci gibiyim Ülkesi viran olmuş kral tacı gibiyim Öylesine değersiz öyle ihtişamsızım Bir o kadar pervasız bir o kadar gamsızım Gözlerin olmasaydı bilir miydim bu derdi? Dert diyorum bakma sen derdin hepsi kaderdi... Terk edilmiş bir şehrin ortasındayım şimdi Ayyaş bir balıkçının oltasındayım şimdi Bir sevdanın narında nasıl da yanmışım ben Sevmek ne demekmiş gör ki ne sanmışım ben... Ertuğrul Yıldırım |