FİLM BİTTİEski Türk filmlerindeki gibi, Siyah beyaz bir aşkı, Pembe hayalleriyle yaşatıyordu adam, Sevdiği kadın gururlu ve başı dikti, Renk vermese de, biraz da ciddiydi, Aralarında derin uçurumlar olsa da, Birbirlerine kardeşten daha yakındılar... Adam, kadına delicesine aşıktı, Canından öte bir sevgiydi bu, Kadın bilmiyordu, Ya da bilmezden geliyordu, Sevilmek, değer verilmek duygusu güzeldi de, Gerçekleri kabullenmek zordu, Kısır bir döngüydü yaşananlar, Daha doğrusu yaşanılamayanlar… Adam, kadının peşinde dolu dizgin koştururken, Kadın yeni bir yuva kurmanın hayalleriyle meşguldü, Ve aklı, şimdi bu deliye takılmıştı, Nasıl da zamansızca karşısına çıkmıştı... Ne garip bir dünyaydı, Adam kadını seviyordu, Kadın da bir başkasını. Sevdiği adama güven duymasa da, Seviyordu işte adamını... Adam, diğer adamın yerinde olmayı çok istese de, Gerçekleşmesi imkansız, salakça bir istekti bu, Uykuları firariydi, Gecesi gündüzüne karışmıştı, Ruhunda artçı depremler oluyordu, Kadın bilmiyordu... Düşlere kasım ayında ayaz, Camlara don vurmuştu, Adamın umutları da hayalleri de, Bir bir tükeniyordu... ‘Bir ihtimal daha var, o da ölmek mi dersin? ’ Şarkısı diline dolandı, Kafasına bir kurşun sıkmayı geçirdi içinden, İhtimalleri sıraladı bir bir... Ya ölemeseydi? Ya sakat kalsaydı? Doğru ya, Sakat kalırsa kim bakardı? Zindan olsa yine iyi, Cehennemi yaşardı... Bir an ölüm anı geldi gözünün önüne, Sonra sevdikleri geldi, Sevdikleri? Toplasan bir elin parmaklarını geçmezdi, Anası oturup ağıtlar yakacaktı, İmam efendi soru soracaktı: ‘ meftayı nasıl bilirsiniz? ’ diye. Cemaat her zamanki gibi riyakar davranıp, Hep bir ağızdan ‘ iyi biliriz.’ diyeceklerdi. Yalancılar! Sahtekarlar! Düzenbazlar’ Söyleyin, herkes iyiyse, kötüler nerede o zaman? İyi değilim ben! Kötüyüm, kötü! Yasaklı bir sevginin bir numaralı faili belli zanlısı! Kesin cezamı da, atın bir çukura! Dua mua istemem, Sevdiğimin duası yeter bana... Bu kılınan namaz benim namazımsa, Allahsızlık yapmayın, Gerçekleri söyleyin! Duyun beni, duyun! Önyargılı olmayın! Cenazemde başka, arkamdan başka konuşmayın. Ne diyecekseniz, delikanlıca, erkekçe, mertçe söyleyin. Biliyorum, ne diyeceğinizi biliyorum, Yakıştıramayacaksınız, ‘Sevmiş de ölmüş, ‘Onu böyle bilmezdik.’ diyeceksiniz. ‘Arkamdan lanetler okuyacaksınız, Beddualar edeceksiniz. Bir süre kötü konuşacaksınız hakkımda, Sonra nasıl olsa unutulurum... Allah şahidimdir, Bir çocuk kadar masumum, Söyleyin şimdi millet! Kime ne zararım dokunmuş? ’ Kafasında bunları kurguladı adam, Kendi kendisiyle konuştu, Sonra da boş gözlerle çevresine bakındı, Silkelendi, kendine geldi, Düşüncelerini okuyan, halini gören olmamıştı, İyi ki de olmamıştı, Bu utançla (!) nasıl yaşardı? ‘Şükür’ dedi içinden, Yine günü kurtardık, Her şeye rağmen sevmek güzel, Acıtsa da içimi, yaşamak güzel, Sevilen, şimdi bir başka güzel. Sonra da sevdiğinin o son sözleri takıldı aklına: ‘Acılar çekeceksin, Hepsi benim yüzümden, Çok özür dilerim, Ne olur, hakkını helal et! ’ Adam, boynunu büktü, ‘Helali hoş olsun, Sana olan sevgimden asla pişmanlık duymadım’ dedi. Boğazına bir şeyler düğümlendi, gözleri nemlendi. Dokunsalar ağlardı, Dokundu zaman, Ağladı… Vakit gelmişti, Film bitmek üzereydi, Bitti! Vecdi Murat SOYDAN (Yaşanmamış Aşkların Şairi) 27 Kasım 2012- Saat: 13.10 Isparta |
Duyguların dizelere dökülmesi okutucu...
Kutlarım...
......................... Selam ve Saygı...