Yitik Kaftan...Her sabah avluda birikir ağustos kalabalık ve şehirler arası tren istasyonları gibi gün aşırı bütün bir rüya seni göreceğim her sağanak bozguna her aralık bir yanımızda kalacaktı... hayatın altına koyduğum kopya kağıtlarda aradım hep oysa sen, okuduğum kitapların gördüğüm ay ışığının otobüste nesne diye aradığım boşluğun kendisi... hadi, yudumla bugün yudumla tenimin bütün çatlaklığını çıplaklığını... kim bilir, sensiz kaç pusulayı şaşırdı hayat kaç kez barıştı benle. tıpkı bir aşka döner gibi sımsıkı firar ettiniz... Annem derdi hiç bir kadının cevabı değil vazgeçmek yaşadığı kenti, yalnızlığı yadsımak... ya da içi eylül dolu bir mektubu aralamak. Dokunuyordu bir beyaz kağıt yakışmıyordu masanın üzerine etrafında diğerinden küçük cümleler sürgünü zaman olan, dolu dizgin bir başkent belki adam gibi ölürüz Baba... etrafı kar, kireç kaftan, kerpiç... OnSıFıRüÇiKibİnSeKiZ Kavuşmak mı ? Belki... Daha Ölmedim. Necip Fazıl Kısakürek |
yaşadığı kenti,
yalnızlığı yadsımak...
ya da içi eylül dolu bir mektubu aralamak.
Çok güzel bir anlatım, duygulu vede sevecen, tebrikler, sevgiler....