KIRLANGIÇ CİNNETLERİ
vakti gelmedi mi
o ölüm, güzel ölüm ilk üşüyen sabah ayazında toz ve katran çığlıklarıyla sereserpe bana yorgun yıldızlardan sırılsıklam okyanuslar getiren bir kum tanesinde bin yanardağ aşkıyla yüreğim ah yüreğim! hangi dağın eşkıya sancısı hangi sararmış ovanın çığlığısın sen her soruda bir başıma ve yanıtsız yalnız bir musalla acıya hamdolsun ve sonra isyan sonsuza kedere hamdolsun ve sonra selam kekik kokan uçurumlara aşka hamdolsun ve sonra en kadim ayrılıklara... o ayrılıklar ki intiharıydı söz gurbetlerinin kırılmış kalemler saldı fermanıma kurşun yarası ağıtlarla sustu zaman körpe hüzünlerde yitiridik bir çift gözün sıcaklığını dingin yangınlarda göveren dua çiçekleriyle toprak anlayışlı, su serin, rüzgar bilgeydi tinimizde her ağaç bir yazıttı aşkın bitimsiz bilmecesinde nehir nehir akarken içimdeki yaralı safran bir damla yaş olup yürüdüm gecenin en tenha tebessümüne. Şimdi kim bilir kaç çocuk kumral bir yoksulluğun yitik çaresizliğidir keskin bir bıçağın alaca günbatımında kara gözleri sürgün kuşlarına yuvadır avuçlarında istila edilmeyi bekleyen nasırlarla aşk yanmayı, umut direnmeyi, hayat inatları bekler yusuf çığlığı kuyulardadır yüreği göçmen bir rüzgar için saklamıştır annesinden kalma mülteci sözleri önce çığlıkları kilitledim yalnızlığıma susmayı heceledim sonra gecenin kehribar ayazında yorgundu gökyüzü, alıngandı güvercinler akıp gitsem diyordum yavaşça, usul ve sessiz dönmeyişler sağnağında bir yudum yağmur gibi ela gözlü bir gurbetin kayıp yurtsuzluğuna ağırbaşlı yoksul bir akşamüzeri gölgesi hırçın hüznü revandı dağların bir sevdanın menekşe kokusuydu yaralarım aynaları kırdım yüzdüm derisini gökyüzünün çözüldü zamanın kırlangıç cinnetleri tamam oldu söz yıkıldı sabrın çığ kusan barikatı ey kimsesizliğin yurdu çöl sen sayıkla şimdi adımı Latif Köybaş |
Takip edilmelisiniz...
Listeye ekledim.
İmgelem leriniz ve duygularla ilişkisi güçlü..
ALİ GALİP S.