Tüm zamanlar eylülü gösteriyordu Havadaki hüzün Çiçeksiz ağaç dalları Ve eylüle isyan eden Sararmış yaprak yığınları
Karanlık bir duvarın dibine çöktü çocukluğum Entarimin altına sakladığım ayaklarım büzüldü Büzüldükçe küçüldü gözlerim gibi
Bir bayram sabahından kalma Tütün kolonyası kokuyordu ellerim İçimdeki acı ise asırlıktı
Tüm gecelerin karanlıklarını toplamıştı gözlerim Kulaklarımda Vivaldi’nin ölümsüz bestesi mevsimler çalıyordu Nereden geldiğini bilmediğim bir erguvan kokusu bastırdı ansızın Ellerimdeki tütün kolonyasının kokusunu
Çocuklar geçiyordu önümden sıra sıra Lastik ayakkabılı, kırmızı ruganlı Şıpıdık terlikli, takunyalı çocuklar
Başımı kaldırdım gökyüzüne Tanrı’m neden dedim, neden Hani senin adaletin nerede Sonra kendi ayaklarıma takıldı gözlerim Çıplak parmaklarıma Ve gökyüzüne tekrar bakarak Hadi ayaklarımdan as beni gökyüzüne Cezama razıyım dedim
Gök karardı birden Yağmurlar boşaldı üzerime delirmişcesine İrkildim Bir duvar dibinde buldum kendimi Ayaklarım çıplaktı Aylardan eylüldü Ve son yağmur damlaları Kirpiklerimden düşerken yeryüzüne Sıktığım avuçlarımın içinde Binlerce çocukvakitsiz öldü…
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Çocuk ve Tanrı şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Çocuk ve Tanrı şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.