İLAHİ ADALET...
Tanımsız mısraların ölü kanatlarında
Soluk bir ihtişam idi taşıdığı ölüm meleğinin. Vakur bir yadsımazlıkla Girgin ruhların çekince yüklü toz bulutları Darmadağın hayatların Giz yüklü duruşları. Bir gıdım merhamet nüksetse Diye haykırdı Tanrı, O bile pişmandı yük iken omzuna Nefsi darmaduman Bedelini öderken nice masum sübyan. Babasız yarım bir ruhtu geride kalan Şehit kanı ile yıkanırken yer gök Yoktu ki tek bir suret Bakamazken aynadaki aksine Tıkanmış nefesi ölüm meleğinin. Bitaptı melekler Her şehidin ardından döktüğü gözyaşı Umarsızdı eloğlu yitip giderken asalet. Gıyabında kırdı kalemi Tanrı: Ey, sen! Mendebur kılıksız kılıfsız onca yalanı Sarf ederken hiç mi yüksünmedin? Görünme gözüme Yanacaksın cehennemde. Yol yordam bilemedi mazlum Ezilirken onca zulmün altında: Yoksundu kâinat, Yoktu adalet Bunca ocağa düştü de ateş Umurunda mıydı peyder pey yükselirken Kahkaha ve neşe Yönünü bulamazken Yüzü dönmez iken kıbleye İnsan kılığına girmiş ve bedelini öderken Unutulmuş masumiyet. Kan götürse de gövdeyi Yitirse de dirayeti insanoğlu Suskun kalmayacaktı Tanrı Son sözü söylemeye fırsat bulamadan şeytan Yıkılmadan hele ki sona kalmışken ramak Kapandı perde o varsıl hâkimiyeti son bularken Yüzlerde peyda olan o silik vahamet Bedeli ödenecekti er ya da geç Tez elden ulaşırken yerine İlahi Adalet: Günah ve yalan, Yürekte kalmaz iken derman Yükselirken arşa acı duman duman. |
Özlem Demirkaya &*.*&