HASRETİM AKÇAY'IM
Dağlarında allı morlu menekşeler
Baldır bacak koşar yeni yetme gelinler Kekik yiyen koyunlar, yavrular meler Hasretim Akçay’ım, sefanı kimler çeker? Kaz Dağları mı yoksa İda mı desem? Sarı kızın hikâyesini var mı bilmeyen? Dilden dile dolaşır, var mı gelip görmeyen? Hasretim Akçay’ım, kavuşur muyuz yaza? Şeytan sofrası, Cunda mı desem? Altınoluk, Ayvalık mı desem? Nasıl anlatsam, nasıl etsem? Hasretim Akçay’ım çevre civarına Cennetten bir köşesin, görülmeye değersin Zeytin dalları, sen vücutlara şifa verirsin Sofralara bin bereket olup da gelirsin Hasretim Akçay’ım, gözümde tütersin Nanesi, ada çayı, ıhlamuru hep sergide “Armut al kızzz” derler sen nerelerdesin, nerede? Köylü kadınım koşar şehre, eri ise kahvede Hasretim Akçay’ım samimi birkaç söze Boynu bükük yemişten seçip beğenin Pazarlık yapmadan aman gitmeyin Kahvaltıdan önce mutlaka deneyin Hasretim Akçay’ım gurbet ellerde sana Akın akın sıcacık kumsala koşarlar Yağlanıp bir güzel kararıp yanarlar Buz gibi denizinde kulaç atıp dururlar Hasretim Akçay’ım gökte uçan martılara Nevalesi bol der zamanın evvelinden bir adam Balıkesir’in unundan Akçay’ın suyundan Kumruuu kumru yeni çıktı fırından Şiirbaz der ki akşamdan sabaha Hasretim Akçay’ım, hasretim sana H. Çiğdem Deniz. ŞİİRBAZ... |