Hırka Ve Külah
. HIRKA İLE KÜLAH-3
Yunus İçi yana yana, Gitti vardı Karaman’a Aşka kanat açmalıydı, Aşk şarabı içmeliydi. Kâmil mürşit arıyordu, Her bir yana varıyordu. Her şey boştu nazarında, Bir gün yolu üzerinde, Bir tekkeye yolu düştü. Etrafa sordu danıştı. Kamil bir şeyhtir dediler, Varıp elin öpmek diler. Başı açık yalın ayak, Üst baş perişan olarak. Tekke kapısına vardı, Müritler onu uyardı. Buralarda eğlenmeden, Hele var git yoluna sen. Deyip Yunus’u savdılar, Tekkeden taşra kovdular. “Hani senin tacın, hırkan? Böyle derviş mi olur can?” “Dervişlik dedikleri Hırka ila taç değil Gönlünü derviş eyleyen Hırkaya muhtaç değil.” Dedi, ordan uzaklaştı Müritler bu söze şaştı Artından koşturdular Yanın varıp durdular Dediler ki hata ettik Fazla ileriye gittik Affet sen bizleri derviş Yaptığımız çirkin bir iş. Lakin Yunus aldırmadı, Yolundan geri durmadı. “Size demek hırka gerek, Ya da başta taç diyerek. Onlar pazardan alınır, Pazarlarda çok bulunur.” Dedi, tekkeden ıradı, Aşk-ı Hakk’tı tüm muradı İbrahim Sağır |