Duy ve Unut!erken uyandırılmış çocuklar gibiydik rüyalarımızdan gibiydik yine ve yeniden ve ters köşeye yatmıştı yine yazgımız ki yazımız eski çağlardan kalmış papüruslara dökülürcesine dökülüyordu ellerimizden mavinin tarihçesini yazarken sınırsız coğrafyalar çiziyorduk noktasızdı bu yüzden cümlelerimiz ve bu yüzden üç noktaları sevdik hep biz gölgesinden korkan bir çocuk ne vakit gölgesine sığınan kocaman bir insan olmuştu ne vakit sorgular umudu yormuştu buzullara çarpmış Titanik burnumu okyanusların derin sularına gömeli sığ sularda boğuluyor ruhum yordamsız bir soluğun cansız mankeni olarak konu mankenliği yapıyorum ara sıra düş bozumlarında bu yüzden bir hilkat garibesi ömrümün çığır açan bir çığ gibi yuvarlanması en yukarıdan en dibe ve çıkması aynı hızla dağların zirvelerine martı kanadında unuttuğum kumruluğumdur hiç yoktan hiç kuşkusuz... Ağustos böcekleri şarkı söylüyor benim içimde dilsiz bir ağıt tempo tutuyor onlara onlar ki bizden büyük yüce bizden çok oldu öğreneli cesaretin en büyüğünü en küçüklerin gösterdiğini bak bizim söyleyecek bir şarkımız bile yok bu sahipsiz söz yığınlarından gayrı ki kimin ihtiyacı varsa ona ulaşır kelimeler işte bu yüzden adresi de yok! hem dedim ya benimkisi martı kanadında bir kumru unutulmuşluğu nerde görülmüş kumrunun martıyı unuttuğu şşş tamam kumru gibi düşünmem de bu yüzden duy ve unut! 13.08.2015/01:15/Sev_tap |