Masumiyetin Kalbi’’ İzbe şehrin sokaklarında dolaşırken, bir sokak çocuğuna rastladım. Elini uzattı ve yüzümü okşadı. Yüreğimde ki mahremime dokundu. iki damla yaş olup minicik ellerine aktı. Işık huzmesi damarlarında dolaştı. Nefes aldı ve nefes aldım...’’ İçimde küçük bir kız çocuğu büyüttüm Sessiz ve kimsesiz Gözlerinde terk edilmiş bir ülkenin İnsansız toprakları saklanıyor Ruhu gün batımında Ölüm kokuyor sokaklar Nefes almak çok güç Umut kimliğini kaybetmiş bir yolcu ’’ Yüreğim kavşaklarda kaldı Acılarım yol ayrımlarında dağıldı Merhametimi yargılayıp idam ettim’’ Bir kuş kadar özgür Bir mahkum kadar tutsak Yaralı bir ceylanın gözlerinde acı Mutluluk ise bir fotoğraf karesinde Anne, baba ve çocuktan ibaret Umut gecenin sessizliğine gömülü Asla bir bayram yaşayamayacak Hüznünü gülücük diye minicik yüreğinde taşıyor Çünkü ne bayramlık alacak bir anne Ne de harçlık verecek bir baba var ’’İçimde ki çocuğu anlamak kendime çelmeler takmakla aynı şeydi’’ Umursamazlık şehrin yüreğine çöktü Şehrin bütün yolları geceleri görünmez oldu ’’Mutlu bir çocuğun gözlerinde yargıladım kendimi Yüzümde dehşet bir çığlık koptu’’ Çocuklar asla çığlıklarını dışa vurmazlar Çünkü konuşurlarsa ağlar sokak çocukları Bu yüzden Bütün izbe şehirlerinin çocukları suskundur Onlar bizim masum yüzümüz Ve ölüyor kaldırımlarda masumiyetimiz... |