Gri konağın müdavileriUyuşuk sözcükler dilimde ağırlaşır peltekleşir şiirler Hasret fısıltısı yüreğimde gedik açar Gri konağın çiçekleri gölge bırakır cama Hiçliğin yetişemediği sokakların gürültülü yalnızlığı öper ay ışığını Bir elinde boza bir elinde limon serinliği gibidir geçmişin yüzü Yada eskici seslerine karışır dünlerim Bu günlerime tezat elma şekeri ve pamuk helva tadı Damağımda çocukluğum yaşar Hoşçakal perihan dipsiz bir uğursuzluk çöktü ruhuma Ah kaymaklı dondurma damak çatlatan lezzet Nur içnde yat saduş abi Şimdi aralansa geçmişin kapısı Damağımda iz bırakan hatıralar canlansa Kaymaklı dondurma ve şuruplu muhallebi Karanfil tadına haps olan dünlerim Hoşçakal peirhan sarı buklelerine aşık olan yanım Gri konağın müdavimiyiz biz gölge çiçeklerinin rüzgarda oynaştığı yerde Eskiyen yalnız anılar değil perihan şehirlerde eskiyor Son istasyonda çocukluğumuzun çufçufu Atlı karınca dönme dolap sihirli aynadaki kırık görüntümüzde eskidi perihan Kır sakallı palyaçolar olduk Üç maymun efsanesinde Kambersiz düğün dernek olur mu perihan Bekle gri konağın müdevimlerini Ruhumuz göçebe çadırı kurdu eskiyen yıllara inat Yetmiyor avucuna saydığım üç kuruş Beş kuruşa satılan kaynana şekeri tadında yıllar alacaklı biz borçlu Ve pusulası kırık zamanın koridorunda biz züürt Perihan kırmızı papuçlarımın ökçesi kırıldı ve düştü çocukluğum Dedim ya gökyüzünün mavisine hasret çocuklarıyız Memleket sıcağı gibi sevdalara İnadına çocuk inadına ülke Ve hala çocuk kalan bir kente sevdalı Ki gri konağın müdavimleyiz biz Kirlenmemiş dostlukların gölgesinde büyüyen dostlukların göge çiçekleriyiz Hoşçakal perihan dipsiz bir uğursuzluk çöktü ruhuma Mahmudiye Düzkaya |