Eliften Yalnızlık Çalıyorum
Şakağımda bir namlunun serinliği
Yüreğimden damarlarıma akan bir aşk Gözümde bir ömrün kırıntıları Ruhum talan oldu Her parçası bir uçtan bir uca savruldu Aşkın ilk cemresi düştü düşeli Ruhumdan bahar gitti Yerine hazan geldi Hicran her dokunduğunda Öldüm bir martı kanadında Sarp yokuşları çıkıp Uçurumlardan düştüm Bir vapurun gölgesinde kayboldum Köpürdüm denizin derinliklerinde Bir adadan bir adaya savruldum Martılar düştü peşime Elimi uzatsam dokunabilirdim Dokunursam uçup gideceklerinden Tutarsam ölüp gideceklerinden korktum Belki de kendimden korktum Ölümü gelinlik gibi taşırken sırtımda Cehennemi yaşarken içimde Senin cennetinde kaybolmaktan korktum Korkular sur gibi dikilirken önümde Özgürlük bir fetüs gibi doğmayı beklerken Ben her geçen gün bin defa öldüm Ve sensiz geçen her gün Eliften yalnızlık çaldım Kefareti bir ölümse vuslatın Bir kelebeğin ömrüne eşitledim seni.. |