sensizlik nöbeti
kızıl dudaklarım sensizliğe lal kesilirken
düşlerimin arasın da yalın ayak koşuyorum ve ben gerçeği gördüğümü sanıyorum söyler misin: meyhane taburelerinde otururken kaç düş kurdun zamansızca boşalıyor şarap bardakları Ne zaman sabah olacak bilmiyorum Yeter artık öldürmez ki adamı sevda kırık bir dalın gölgesinde çıra gibi yanıyor, sana olan özlemim Gecenin sarı sıcağında emziriyordun yalnızlığımı gidiyordun sonra kimsesiz bir çocuk gibi ağlıyordum ardından şimdi: kızıl dudaklarım sensizliğe lal kesilirken usulca batan güneşin karanlığında seni düşünüyorum ölürcesine |