İÇİM YANIYOR…Tanrı, sanıyorum ki; hiçbir kulunu, diğer kullarını öldürmek ya da yakmak için yaratmadı… “Benden olmayan, benimle olmayan ya da benim gibi düşünmeyen, her türlü zulme müstahaktır”… Beyninin en ücra köşelerinde, bu düşünceyi taşıdığı sürece insan oğlu veya tanrı-nın kulu; ne desek boş… Yirmi iki yıl önce Madımak (diğerlerini sayamıyorum çünkü yüreğim daha çok kanıyor.), yirmi iki yıl sonra Ortadoğu, bir sonraki yirmi iki yıl sonra mı? Bilemiyorum… “Tarih tekerrürden ibarettir”, Bu sözü kim söylemiş; bunu da bilemiyorum, umarım doğru değildir… Aslında, şiirin önsözüne devam etmem gerekir, gerekir de; ne yazayım, Madımak’ta yitirilen otuz dört can-ın yıldönümünde, daha başka…Anmak için adını yazamadığım can-lar, kusuruma bakmayın; yaşadığımız sürece yüreklerimizde olacaksınız… MADIMAK’A DAİR… Metin abi, şiir yazmaya çalışken odanda, Onlar, hazırlık yapıyordu, sizi yakmaya, Bitse idi şiirin ve bugüne ulaşabilseydin, Az değil, yaşasan yetmiş beş olacaktı yaşın, Hayatını anlatırken, dolu dolu yaşadım, Göreceğimi gördüm, yeter derdin mutlaka… Serpil’in, Belkıs’ın, hele de Handan’ın, Ne suçu vardı, Her sene gittikleri şenliğe, katılmaktan başka… Saymaya kalksam sığmazlar ki şiire, Dile kolay, otuz dört gönül söndü, Carina’mı, henüz baharında idi yaşamın, Madımak’da, otuz dört can yandı, Emin, özgürlüğe dair, sevgiye dair, Kaç şiir doldurdu yaşamına… Menekşe ile Koray, kardeş idiler, Ölüme, sarılarak gittiler, Abla on altı-sında idi, kardeşi ise on iki yaşında… Sanatçı olanlar var, şu anda sanatçı sayılmayan, Nesimi var, Muhlis Akarsu var, Asaf Koçak var, Sait gibi, Yeşim gibi, Yasemin gibi delikanlılar var, Şairler var, illegal sayfalarda yayımlanır şiirleri, Muhlis, Asım, Behçet Sefa, Uğur gibi, Hasret gibi, Yirmi iki yıl ne ki, yüreğimizde hala Madımak var… Ahmet ile Murat gitti, Özlem gitti, Gölge düştü göz ferlerimize, Yurdumun insanları, yurtlarında nedensiz öldü… 02. 07. 2015 / İSTANBUL |
Otuz dört Can'ın anısıyla şiirinize Merhaba.
Saygılarımla.