Madam!...Balkanlardan gelen soğuk hava dalgası gibisiniz madam gülüşünüz pastırma yazı... ve biraz yeşillendimi dalları yüreğin vurup geçiyor ayazınız Bu senede don düştü avuçlarınızın değdiği heryere Ağzımda vişne tadı bir aşk üç şehir ötede konuşuyorlar adımı dile düştüm sizin yüzünüzden sattım malı mülkü babadan kalma eski köşkü sırf gözleriniz kekik kokan yaylalara benziyor Diye... Sorarım size madam ne yüreğiniz benziyor Leyla’ya ne parmaklarınız Züleyha Üstelik çocuklar bile cam kırmıyor sizin sokağınızda Vurup kafayı yatıyorum iş buya şeytan giriyor akla devriliyor çanak çömlek mutfakta... hüzün kokuyor dudağınıza düşen gülüş Üstelik öyle ahım şahım güzelde Değil Yüzünüz Bu îşte bir iş var madam ne zaman düşse yolum sokağınıza köpekler takılıyor peşime içip içip dayanıyormuşum kapınıza üstüne üstlük serserinin tekiymişim ne koca olurmuş benden ne baba... Kemikleri sızlıyormuş rahmetli babamın söylüyorum îşte Kimene bu sevda benim bu yalnızlık benim Ve bu kent siz koktukça üzülerek söylüyorum ki benden bir baltaya sap olmaz madam... |