DUR ARTIK ÇIĞLIĞIM
ciğerime bastığım sabır taşı etime işledi
gün gelecek de huzurlu ,mutlu nefes alırım demekten bir ayağı çatlamış köprü üzerinde ağır yürüyorum. basamakları bir var ,bir yok,belanın üzeri örtülmüş gibi. meziyetim bu ya mendil çürütmek koynumda üzerimde kalmasın çöker sevgimin vebali al götür aradığını bilmeden yollara düşen sen konaklandığı gönlü, telafisi imkansız yıktın gittin. kıyılmış, gözden çıkarılmış ,canların pazarındayım kendi hayatımın celladı olmuşken,hakimi neylerim saadetin bulunmaz şerbeti pamukla sürülür dudaklarıma el uzatan yürek delen sözler kulağıma girmez güvenin eserini ayağımın altında ezdim ben bir divanenin kudreti ile ellerimle taş ufalırım kıymıklara ayrılırım da kendimi batarım sana değmesin diye kaynağını buldum sandım toprağın arasından sızan tek pınarım avuçlarımdan akıp gittin kanamadı içmeye şu canım dur artık gönül çığlığım gücün bitti duyan yok seni güzü güz eyle,kışı bahtına örtü eyle vaktinde. acısın ki hisset yaşadığını ,selam al yolla hakka çökmüş içime kabarır taşar acının zehri el vermeyin tanımam beden öfkeden haya bilmez bulaşmayın gidip bir tepeye açayım şu sinemi avazım çıktığınca bağırayım derdimin dilini ancak ben anlarım bundan sonra sessiz ÇIĞLIK |
bir kere yıkılmaya görsün duvarlar, artık ne han kalır geriye ne de hancı,
var git bundan sonra sevdam, yüreğimde senden geriye kalan bu tatlı sancı,
bir gün elbet vuslata vurur bu salda giden garip yolcu...
sevgi, vefa, hasret, özlem ve sitem kelimelerinizde ayrı bir anlam, kendine özgü bir ifade arz ediyor.
bize de bu güçlü kalemi, nazik yüreği kutlamak kalıyor.
Yine doyumsuz bir eser, En derin saygılarımla...