Ağulu Aş!İçimizi açıp da saçtıkları nefretti Ağızlardan dökülen kelam değil ifritti Dilime kıran düştü ne konuştu ne sustu Kimi zaman hıçkırdı kimi zamansa pustu Rüya olsaydı keşke rüya değil kâbustu Umutla beklenirken bitecek diye zulmet! Bağlarımız kesildi körüklenip husumet Kelamın bel kemiği orta yerden kırıldı Belki de binler kere tam kalbinden vuruldu Ardan sıyrılan kelam köşelere kuruldu! Hayâ; hayâ olalı utanmadı bu kadar Haddi aşan cümleler dillerde katar katar Bacadan huzur değil zehirdi sanki tüten Ekilen tohumlardan bağda dikendi biten Asırlık kardeşliği besbelli ki tüketen! Uyuşturup bedeni zihni edince ayyaş Sofrada şerbet diye sunuldu ağulu aş Düştüğümüz şu durum gitmiyor mu ağrına? Ne şehitler vermişiz biz bu vatan uğruna Basmaya utanırım şu toprağın bağrına Kurulan tezgâhları göremiyorsa gözün Dönüp bak içeriye ne durumdadır özün Bağımlı mı olmuştuk bağımsızlık adına Yoksa bel bağlamazdık ağyarın miadına |