Sustuklarımdan tanımalıydın beni...
Konuştuklarımdan değil,
Sustuklarımdan tanımalıydın beni… İşte belki o zaman omuzlarımda taşıdığım acıların yükünü Ve gözlerimdeki haykırışların anlamını kavrayabilirdin... Belki o zaman bitmek bilmeyen yolculuklarımın sebebini Ve uykusuz gecelerimi anlayabilirdin. Sen hep kolay olanı seçtin Afel. Beraber yürümek sana göre değildi Ve sana göre değildi insanları anlamaya çalışmak. Sen hep kendi dünyanda yaşarken, Bir türlü göremiyordun kâğıda akıp giden mısralarımda kendimi kaybettiğimi… Ben kendimi kaybettim Afel… Ben kendimi sende değil; Göğüs kafesime oturan sancılarımda, Avucumda yitip giden umutlarımda kaybettim… İşte bundandı susmalarım Ve susup susup yazmalarım… Dedim ya konuştuklarımdan değil, Sustuklarımdan tanımalıydın beni… İşte belki o zaman ellerimdeki soğukluğun sebebini yüzümdeki baharlarda değil, Yüreğimdeki kışlarda bulabilirdin… Ben yüreğimdeki kışlara yenildim Afel… Kelimelerim buz tutup kaldı senin kavramlarında. Bir türlü anlayamadın neler söylediğimi ve ne acılar çektiğimi. Oysa biraz olsun anlayabilseydin Ya da bir kez olsun susup dinleyebilseydin suskunluğumu, Görebilirdin arayışlardaki yorgunluğumu… Ben yorgunum Afel, Hem de çok yorgunum. Konuştuklarımdan değil, Sustuklarımdan tanımalıydın beni… İşte belki o zaman senin için atan bu yüreği, Senin için savaşan bu adamı görebilirdin. Ben tükendim Afel… Şimdi savaşın en ağır yarasını almış bir yürekle gidiyorum… Bu gidişin elvedası yok. Bu gidişin dönüşü yok Afel… Taha Yasin YÜZBAŞIOĞLU |