ELVEDA
herkesin ’olduğu’ kişide gerçeği bilmeye hakkı vardı
olsaydım bilirdim, duyardım, görürdüm olur ya hani hepimize. küseriz tavşanın hikayesindeki dağlara ama zamanla o dağlar un ufak olur tavşan kalır gökyüzüyle yeryüzüyle baş başa ve tavşanın dilinde bir ah kalır keşke bilseydim diye çünkü zaman denilen bilinmezlik aslında birikmiş haliyle yavaş yavaş ufalamıştır dağı farkındadır tavşan kaç zaman geçtiğini ve biliyordur aslında bilinmezliğini kızgınlığı keşke söyleseydi deseydi diyedir çünkü herkesin ’olduğunda’ gerçeği bilmeye hakkı vardır belki tek hakkı belkide en haklı olduğu hakkı velev ki tavşan anlamıştı ki yoktu kaç zamandır ufalanan dağdan bir kırıntı kalmamıştı olsa idi bulurdu, duyardı, görürdü aslında en kötüsü de dağ bildiği yani o yıkılmaz zannettiği sarsılmaz zannettiği dağ dağ değildi ki zaman yel gibi her yerden bir rüzgar almıştı da dağ yıkılmıştı çer çöpün yıktığı dağ da dağ olur muydu hele ki o tavşanın güvenip de küsmelere kalkıştığı tavşan, hala küstü belki en kötüsü de tavşanın dağa küsüp de haberi olamayacağı bir dağın bile olmamasıydı tavşan küstü her şeye herkese belki en kötüsü de kendine çünkü her şey de herkes de kendiydi ondandı belkide kendini alıp da bir adım geriye gidemeyişi bir adım ilerleyemeyişi ve bir göz yaşı bırakmıştı zaman deveranının çarkına ki zelzeleden haberi olmayan dağ sarsıntının nereden geldiğini anlayamadı hiç zatende şimdi anlayabilecek bir dağ kalmamıştı ve tavşanın tek ahı gerçeği bilmeye hakkı olduğu idi belki tek hakkı belkide en haklı olduğu hakkı hoşça kalın vedalar her vakit olur zamanınızda yaşantınızın lakin gönül koyanın sitemli vedasından korkmayın asıl gönül koyacak bir dağ bulamayan sitemkarın vedasından korkun ELVEDA S.K |