ŞİMDİ EKMEĞİMİZİN İÇİN DE ARTIK KANIN ....Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Gülüstan Gümüş ve ’’BERDEL’e’’ kurban gidenlerin anısına... 12 yaşındayken berdel usulü evlendirilen, erkek çocuk doğurmadığı için türlü çeşitli baskılar gördüğü kocasının evinden kaçıp annesinin sırımkesen köyündeki evine sığınan ve evdeki çeyiz sandığının içinde saklanmış haldeyken kalaşnikofla taranarak öldürülen diyarbakırlı genç kadın.. sanıkların avukatının tutumu bize töre cinayetlerinin neden hala varlığını sürdürmekte olduğunu açıkça gösteriyor... avukatı der ki , "öldürülen kadın masum değildir, bu nedenle müvekkillerin tahliyesini istiyoruz." töre berdel imam nikahı erkek çocuk doğuramamak baskı kaçmak ölmek...öldürülmek... ve namus.... Yazgısı cehaletle çizilmiş hüznün, en karanlık töresidir ’berdel’...... Kızıl bir gece Gece de hüzün Hüzünler için de,gülistan. On iki yaşın da,küçük masum bir gül kurusu, Ezik yanlışların dudaklarında ki hazin türkü, Sarmaşıklara dolanmış bir dolunay, Soytarılara direnen inançlı/inatçı bir sırça ! Kapının eşiğine koyup küflü yalnızlıklarını Bilmeden, mutluluğun tadını anlayamadan Kaderine yürüdü, yol tozlu bir sırattı .... Hayat dediğin, onurlu bir yaşamın Sızlayan kalp ağrısı değilmiydi zaten Çocuk yüreğinin zamansız zemherisi Vurdu kimsesiz kaygılarının kuytularını Kanayan avuçlarının çığlığını duymadı kimse, Ve anasının en masum içli ninnileri çınladı kulakların da... Hasat mevsimin de budanan, Mülteci gençliğinin dudaklarına Duru bir öpüş sürdü gizlice. Dilin de,ağrı kesici sözcükler biçimlenirken, Hüznünün eteklerin de bahar gelmişti çoktan Aksak ve tökezlemiş bir berdelle başı dardaydı ve Gelmekle yine geç kalmıştı,urbası yırtık umut Şimdi çıplak gerçeklere düşüyordu küskün merhabalar... Uyuyan yalnızlıklar gece voltasındaydı Yürek acıları,en koyu düşünceleriyle. Sabırsız ayetler biriktiriyordu kırılmış yenilgilere Diline dolanırken, umarsız plansız bir hayat Ardın da sağanak yağmurlar bırakan bir hiçlikti..... Soysuz bir hengâme de,kar da üşüdü çiçek. Sessizliğin özlemli tuzakların da, şiir üşüdü. Aklını yitirmiş çocuk hayallerini sobelerken Körkütük yarınların iliklerine kadar tel örgüler çevrildi. Düşler tezgâhı kurulurken, saçlarının mevsimine Koynu boş hayaller, mavi gözlerinin göğüne saklandı Kanamalı korkulara siper etti yüreğini. İkindi güneşi,köyünün ırmağında yıkanırken Sırça bir yürekle yattığı zulalar da yakaladı ölüm, Manolya perçemli Işıklar yağdı uykusuz acılarına.... Korkularına sarılıyor ve Sabırsız bekleyişler sürüyordu, Cılız ihtimallerle beslediği umutlarına. Ne zamandır, Günlüklerin heybesi hüzzam acılara gebeydi Patavatsız buruk cümleler düşüyordu güncesine Yüreği buruk şarkılar besteliyordu küçük kınalı ellerine Dalıp , dalıp gittiği hüznünün avuçlarına Dilini bilmediği göçebe kuşlar tünüyordu Şimdi düşlerinin sancısı silkelerken efkârını Kasvetli, vakitsiz hasatlar kuşattı hayatını Kurşuna dizdiler bedenine sahip çıkanlar Şimdi bu toprak mı saklayacak senin suçsuz bedenini ? Bağışla bizi tanrım,rehin kaldık duldasız gecelere Dağların göçünde hıçkırıklı bir özlem kaldı geriye Kurtlar sofrasın da bölük, bölük payladılar canını Düşsel çığlıklarıyla, bir hiçe berdel edildi bu deli yürek Toprağımın asi büyüsü gülüm, baharlar beklesin hicranını, Kimbilir ,günün birin de yeniden/yine gelirsin, Ve kimbilir,medeniyet yeniden dirilir, Şimdi ekmeğimizin içinde artık kanın, Bu kadar mı değersizdi senin o güzel, mahsun canın..? peri feride ÖZBİLGE 01.06.2012 |
Yüreğine
Emeğine
Sağlık
Saygılarımla...