32
Yorum
77
Beğeni
0,0
Puan
4227
Okunma
Ülkemiz de,kadını mal olarak gören ortaçağ zihniyetinden kaynaklanan bir durumdur töre namus cinayetleri, ortalıkta namus yada intikam gibi güdü yoktur aslında zira kaynağı gerçekten namus yada intikam olsaydı herşeyin adelete bırakılması ve hukuk devleti ve kurumları bir an için göz ardı edilirse aslında öldürmesi gereken tecavüzcüyken kızını/kardeşini öldüren bu zihniyetin çürümüş mantığıdır...
Örneklerini ülkemizde fazlaca yaşamaya başladığımız yada önceden olduğunda fazla haberimizin olmadığı, daha da kötüsü bunların hiç ortaya çıkmayanların mevcut olduğunu düşünülen, vahşilik olarak çok rahat tabir edilebilecek, bir babanın kızını yada bir abinin kardeşini öldürmesini ifade eden ve bunların bir inanç sonucu ortaya çıkması durumu dahada kötüleştiriyor... Zilanlara,gülçiçeklere,şirvanlara,zeynolara oluyor olanlar...Onlar ki,hayattan zorla koparılan vadinin açmayan tomurcukları,aşk olsun onlara...
Türkiye insanının utanç kaynağı, gelişmemişlik göstergesi, vurdumduymazlığı ve aymazlığıdır. Çok geç kalınmış, medeni dunyadan 100 sene geri kalmışlığımızın da göstergesidir....YIKILSIN EL KAPILARI...
Hercai gülüşlerin gün batımındayım
Adım Gülçiçek
Sarı kızdır lakabım,
Soyadım kadın....
Ölüm nedenim,intihar
Asıl sebebim,karın-daşım
Kardaşım.....
İkimizi yakan ise TÖRE.....
Ceplerimde öksüz düşlerim
Bıçak sırtı yaşanmışlıklarımın penceresizliğinde
Dalgınım...
Bakir hayallerime el sallıyorum
Rüyalarımda yaşlanırken,
Hoyrat türküler çığlığında
O öpülesi elleriniz
Canımın pazarlığı peşinde
Örselenmiş paslı yüreğim
Boyun eğmiş desturunuza
Gözlerinizin pususuna saklanırken
Ben secdeye eğiliyorum
Kalan yıkıntılar arasında
Dilimi susuşlara prangalıyorum ...
Üşüyorum,
Gün mevsime inat, sapsarı
Zemheride göçmek varmış ana kucağından
Alnıma cemren düşüyor ey yâr
Ruhumda sana inanmışlığım
Ve incinen yüreğimin
Kabuk bağlayan yaraları var.
Sonunu hep unuttuğum
Dilsiz türküler gibi şimdi sevdamız
Hiç yeşermez bu vadide güller
Anamın ak sütünün şavkı vururken yüzüme
Kaçsam yakama yapışır kanlı elleri
Kalsam, ölümüm olur sabahın şafağı...
Gözlerini günceme düşürdüğümden bu yana,
İçimde titriyor ismin
Senden bir parçayı taşıyor bedenim,
yüreğim de konaklayan hüzünler bizden gelir...
Şimdi ecel, gölgesiz dolaşıyor üzerimde
Üstüne üstlük bir de sensizim.
Ölümün kara eli,
Seni benden alalı, gün aya döndü....
Şehirler uyurken,
Bizi balçıklara belediler,
Kanlı cesetlerimize, kanlı dilleriyle
Ağıtlar yaktılar
Kaybolan ekim gülücüklerimi,
Sonbahar sesiyle çağırsam gelir mi artık?
Ah vurulası, yok olası töreler
Süpüremedin kapından yalnızlığı
Cansız bedenim, kara alnınızı ak mı etti!...
Çocukluğumdan kalan dünleri,
Ödünç aldım ölüm meleğinden,
Mendilimin ucuna dolan sen kokulu geceden...
Ekmek buğusu sıcaklığındaki hasretinin, kuytularında
Dönüp dönüp sokuldum sinesine hiçliğin....
Hoyratım dağları deler, tutuşturur bendeki seni,
Şafaklar düşmüş alnıma
Kavuşmaya az kaldı yâr...
Bu aşkın adresi dursun sende
Belki geri döneriz
Ve geri veririz birbirimize
Yitirilmiş ne varsa yaşamadığımız.
Ardından ağlayan ezgisiz türkülerim,
Susuşlara prangalı dilim
Ve yanık sevdamız
Öksüz kaldı yâr.....
YIKILSIN EL KAPILARI...........
Peri Feride ÖZBİLGE
17-08-2014