Hoşçakal, derken içimdeki yıkım bir çığ gibi büyür,
Kelimeler, derin denizlerde boğulan bir inci gibi kaybolur,
Geride bıraktım seni, sadece senin izini,
Yükünü taşımak değil, bir özgürlük arzusuyla çıktım yola.
Kibrin,
zamanla kalbimi eritmişti,
Şimdi benden geriye sadece bir gölge kaldı,
İçimdeki
sevda, eski
zamanlarda kaybolan bir rüya,
Ama ben, o rüyanın içindeki ışığı ararım hala.
Hoşçakal, her bakışında beni küçülten
dünyan,
Artık bir gövdeye dönüşmeden solup gitti,
Hizaya giren gözlerimde, bir
zamanlar gücün vardı belki,
Ama
sevgiye boyun eğmeyen bir yürek, sana veda eder şimdi.
Bir
zamanlar sesin, bir ahenkti kulağımda,
Şimdi her nota bir acıya dönüştü,
Senin içindeki boşluk, bir çukur gibi büyüdü,
Ama ben, o çukurda kaybolan değil, kendi ışığımda
doğan bir
yıldız oldum.
Bir
zamanlar düşündüm ki, hep aynı yolda kalacağım,
Ama her adım, bir sonsuzluğa açılan kapıydı,
Hoşçakal, o yolda seninle yürüdüğüm anlar,
Artık bir masal, derin bir
uykuda kaybolmuş, geri dönmemi bekleyen bir anı.
Kibir, seni sarıp sarmaladı belki,
Ama o sarmaşıklar, ben her gün ışığa çıkarken kurudu,
Ve sen, bir
zamanlar “ben” dediğin yerde,
Şimdi sadece
hüzünle yazılmış bir geçmişsin.
Hoşçakal, o acıyı hissetmeyen kalbinle,
Ama unutma,
sevgiyle kalp atılır, kibirle değil,
Bir gün sen de göreceksin,
Bir boşlukta debelenmektense, içindeki ışığı aramak daha kıymetli.
Ben şimdi, içimde büyüyen bir özgürlük var,
Ve o özgürlük, her adımda beni yükseltir,
Senin
dünyanda sıkışan her düşünceyi unuturken,
Kendi evrenimde
sevdanın göğüs hizasında, hep ben varım.
Hoşçakal, o eski kalıplar, o eski zincirler,
İçimdeki hürriyetin önünde küçülür,
Ve ben seni geride bırakıyorum,
Yolumu bulduğum bu yeni
dünyada, ben sadece
sevdanın izini sürerim.
İçimden yükselen bir nehir gibi bu özgürlük,
Sonsuzluğa akıp giden bir ışık gibi genişler,
Ve ben, seni değil, yalnızca kendimi buluyorum,
Hoşçakal,
sevgisiz her şeyin yarattığı bu hüsrana…
hoşçakal.
Peri Feride ÖZBİLGE
27.03 2025