Gülüşlerini Bıraktılar Şehrin Varoşlarına
Gülüşlerini bıraktılar şehrin varoşlarına
ayakları çırılçıplakken arabesk bir hayatın yağız delikanlıları başı yemenili kızlarıydılar şehir bekliyordu pazularını şişirerek çimenlerime basmasınlar, ağaçlarımı kesmesinler kerpiçten evler dikmesinler diye... Elleri nasırlıydı çoğu zaman hasta olma lüksleri yoktu topraktan aşılıydılar hoş hasta olsalar da yataklara düşseler de paraları ile alacakları en baba ilaç aspirin, gripin bir de üfürükçü nefesi idi ah o gözü kör olasıca yoksulluk ah o insana zor gelen insana ar gelen kula kulluk... Bir günde dikilen kerpiç evlerdi gönüllerince oturamadıkları kışın damları akan yazın pencerelerinden kuşlar kediler bakan rüzgarları bir penceresinden girip öbüründen çıkan çoğu zaman acıları katık yaptılar yediklerine içtiklerine bazen buluttan nem kaptılar bazı bazı kirli sulardan hastalık inançlıydılar yine de kader deyip bir tek Allah’a taptılar... Yeri geldi yemeği bir tencereden kaşıkladılar çoğu zaman on kişi bir arada yattılar şehrin şehirlinin gözüne gözüne battılar... Gelirken omuzlarında bir çıkın ve umutları sevdaları gururları, acıları, özlemleri, tutkuları köylerinin tahta evlerinde bıraktıkları huzurları... yine de güzel şeyler umdular geldiler ve gülüşlerini bıraktılar şehrin varoşlarına... |