MATİLDA
MATİLDA
Aaah Matilda, İçtiğimiz bir fincan kahve miydi ayrı ayrı mekânlarda? Burcu burcu tüten özlemler miydi yoksa yüreklerimizde? İsteyip te kavuşamadığımız bir şehrin iki yakası gibi hasret çektiğimiz! Ve yıllara sair dostluğumuz. Güvercinler uçurarak sevgiliye haberler verdiğimiz. Aşka tutkuyla sadakati bildirdiğimiz ve vazgeçemediğimiz. Aaah Matilda, O büyük aşkımız nasıl da yenik düştü sapkın inançlarımıza. Ne zaman sohbetler etsek aşka dair, Kıyısında dolaşırdık din denen uçurumların! Birisi mümin derdi, diğeri kafir. Aldırış etmezdik söylenenlere! Yinede düşer, düşerdik umutlarımızla uçurumlara. Mecbur muşuz gibi dönerdik birer ahraz’a. Ayrı mekânlarda anılarımızı yad ederken şimdi. Tek eksiğimiz; sen şehrin bir yakasında, ben öbür yakasında. Acılarımız katlanarak çoğalır, çoğalır, çoğalıyor. Tıpkı kahvenin telvesi gibi içimize çöreklenerek! Kılı kırk yarar, söz ettirmezdik sevdamıza. Sen kırk yıl derdin, bense ölene kadar aşk. Ölene kadar Matilda ölene kadar aşk derdim. Müebbete mahkûm edilmiş caniler gibi kalırım sende. Ölene kadar biatla, muhabbetle seveceğim seni! Ölene kadar aşkla seveceğim. Hani kahveden sonra su içerler ya Ben üstüne bir bardak su bile içmeden. Kırk yıl değil Matilda ölene kadar seveceğim. Ben dinimden bile vazgeçtim! Seninle müebbetine muhabbet etmek için… Efkan ÖTGÜN |