Kazan ne çıkar, kaybetsen ne.? aşkta gurur olmazmış hepsi bahane...
Gururumla yaşarım, aşkımla ölür, serseri şu gönlüm daha ne görür...
Boşver bu çivisi çıkmış dünyayı, unut karşılıksız aşk’ı sevdayı...
Çek git buralardan sessiz sedasız, görme hiçbir dostu, kaybol vedasız...
Farketmezler bile kayboluşumu, görmediler zaten varoluşumu..!!
(son 5 beyit..öze sesleniş..içe haykırış...)
Paylaş
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Arkadaşım şiirinizi mısra mısra okudum. Gerçekten mükemmeldi. öncelikli olarak kutluyorum sizi. Şiirinizde algıdıklarımı, şiirden hissettiklerimi acizane olarak ifade etmek istedim. Bilirsiniz şiiri bir soyut resme benzetirim. Her okuyuşunuzda farklı anlamlar, manalar çıkartırsınız. Bu nedenle yanlış bir yorum yaptıysam beni mazur görünüz. Şarkılar genelde aşkı, sevdayı, ayrılığı, isyanı, kavgayı, umudu, özlemi, hayalleri, düşleri dile getirir. Şarkılar bir toplumun sosyoekonomik yapılarını, sosyal değişimlerini, geliştikleri coğrafyayı ve de o toplumun kültürel yapısını ortaya koymaktadır. Göstermektedir. Ama, ama toplumlar bireylerden oluşur. Nağmeleri ortaya koyan dile getiren bireydir. Her nekada anonim denilse de bir şarkı, bir türkü birey tarafından oluşturulur ama bu topluma yansır ve toplum tarafından benimsenir işte o zaman anonim olur. Nameler acıyı özlemi yansıtıyorsa yürek kanıyordur parmakların teller tarafından kesilmesi, parmakta acı oluşturmaz. Hissedemez. Çünkü yürek yanmaktadır. Ruh acı çekmektedir. Fakat nağmelerden dökülen acıya dair sözcükler, manalar yürekleri yakar. Bu bir aşk veya sevda üzerine olabildiği gibi toplumsal bir yarada olabilir. Tarih buna şahittir, işte size Afrika, Filistin, Balkanlar ki Bulgaristan, Yoguslavya, işte size Irak, Çeçenistan, Vietnam, Kampuçya, Afganistan vd. bunların bu yaşanan dramatik süreçlerinde ortaya çıkan müzik, şiir, edebiyat tümü acı, özlem, hasret üzerinedir. Örneğin Almanya da ikinci dünya harbinden sonra ortaya çıkan edebiyet akımlarına bakınız, felsefik akımlara bakınız tümü acı üzerinedir. İşte size egzistansiyalizm (varoluşçuluk)felsefik akımı. Ve yakar insanı. Sözcüklerde dostluklar vardır, sevdalar vardır, ihanet vardır ve ve sırtından bıçaklanmalar vardır. Eğer tarihlerinin tozlu sayfalarına girmeyede gerek yok yakın tarih şahittir. İnsanın beyni kavramaz. Çünkü beyin bazen miyop bazen de hipermetroptur. Fakat vicdanlar dayanmaz. Olaylar olur, biter iki sözcükle hata yaptık demekle acılar silinmez insanların belleklerinde. Unutulmaz. Rüyasında, hayalinde, düşünde bunu hisseder ve yaşar. unutmaya çalışsada unutma unutulmuştur artık. Çok güzel bir ifade kullanmışsınız” masivadan geçirilmiş” Mevla'da kendinden geçmenin dışında birtakım şeylerde yok olmuş, onlarla hemdeş olmuş ve bunlara talip olan kişiler”matlub vezirler” tarafından o ortam hazırlanmıştır. Bunların özrü kifayetsizdir elbette. Bireye indirgediğimiz zaman gerek toplumsal sevgi veya gerekse de bireysel aşk eğer yukarda belirtilen kişiler gibi haletiruhiye içerisinde olanlar ise bireysel gurur halinde taşırlar sevgilerini yüreklerinde. Çünkü gurur hırsın eseridir. Ve bunun sevgiside şekle tabidir. Üç boyutludur. Tek boyutlu değildir. Maddidir. Gurursuz demiyelim de onurlu bir aşk taşımazlar yüreklerinde, ruhlarında. Onlar için kaybetmek ve kazanmak sınırlara tabidir. Nedeni maddi olmasıdır. Gözlerle sevmektedirler ruhlarıyla değil. Sınırlar daralınca, okuruz şiirlerde bırak gitsin o değil ben terk ettim, başkası yokmu benim için, kendini ne sanıyor gibi gurur düğümlerini bağlar boynuna. Ama ruhen, kalben seven ise kaybetmek istemez, kaybettiğinde de kedi ciğer misali gibi karalamaz. Çünkü o onunla bütünleşmiştir bir kez. O ne ise o da odur. Hiçbir aşk karşılıksız gelişmez ama sadece sevilir karşılıksız olarak. Aşk farklıdır. Aşkı, sevdayı sevmekle karıştırmamak gerekir. Aşkta, sevdada dostluk vardır, sevgide ise arkadaşlık. İnsanı yakan da o aşkın, sevdanın latif tılsımıdır. Sırtından da bıçaklasa, ardından karalasa da unutamaz. Çünkü o aşık olmuştur, sevdalanmıştır. Aksi ise sadece sevmiş demektir. Han Nazım bir şiirinde derya varsayalım ki şirin keremi sevmiyor ne eksiltir kermin aşkından sevdasından. Varsayalımki siz elmayı seviyorsunuz elma sizi sevmiyor. Ne eksiltir sizin elmayı sevmenizden. Bırakın insanlar sevmesin, sizin onları sevmenizden bir şey eksiltemez. Saygılarımla. Şahin Hanelçi
ahhhhhhhhhhhh ihanetler acılar arkandan kurşun sıkmalar...........Yoklukta kaybolursun ve yoluna devam edersin umarsızca........Güzel dizeler Mutluluk ve esenlikler diliyorum
tülay bilgin tarafından 2/29/2008 10:01:18 PM zamanında düzenlenmiştir.
Farketmezler bile kayboluşumu, görmediler zaten varoluşumu..!!
Mükemmel bir şiir okudum, Yüreğin dert görmesin, Son beyit de çok mana yüklü olmuş,Kendime beğendim bunu... ve gerçekten tam kıvamında vurucu olmuş, Tekar tebriklerimi sunuyorum, Esenlikle kal...
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.