Çoçukluğunu Arayan Adam
Saatler beş, sokakta birkaç serkeş
ve doğmak üzereyken güneş. usulca çocukluk mahallemize gelmiştim. Cumbalı evinizin yerini, soğuk dev binalar almıştı. Ne mor şakayıklar vardı, ne sarmaşıklara tutunan hanımelileri, ne de annenin balkonda özenle suladığı hercai menekşeler ve sevda gülleri… Gözlerim çok aradı kapınızın tokmağını, seni yine erkenden uyandırmak için. Güneşin ilk ışıklarıyla başladı, koşuşturmaca, dünya telaşı. İnsanların yüzünde sahte gülücükler, öfkeli araçların homurtusu, dalaşı tırmalıyordu kulaklarımı. Önceleri doğru dürüst araba geçmezdi, tahtadan atlarla koştuğumuz bu sokaklardan. Hacımurat en kral arabaydı… Şimdi karşıdan karşıya zor geçiyor insan. Sallandığımız dut ağacı da yoktu yerinde. Düştüğümüzden el-ayaklarımız hep yaraydı. Kuş cıvıltıları eksik olmazdı üzerinde. Kalabalıkta aradı gözlerim, çimen gözlerini, sanki tanıyacakmışım gibi… Kim bilir bel ki uzak yerlerdeydin, seni yanlış yer ve zamanda arıyordum. Olsun, anıları yeniden yaşamak da ısıttı içimi. Daha oyuna doymadan almıştım göçümü, Okuma sevdasıyla uzak diyarlardaydım. Ve bütün gün beyhude dolandım, geçmişin izlerini kovaladım. Belikli, gülen her sarı kızın gamzelerinde bana gülümsedin. Duygularım tavan yaptı, çoştu. Hayat neydi sahi, ömür ne çabuk geçti? Yıllar, geçmişi kanatlarında taşıyan bir kuştu. Tıpkı dut ağacındaki leylek gibi, bir daha dönmemek üzere uçmuştu. Ayrılırken şehirden gece yarısı, orada kalmıştı yüreğimin yarısı. Sokaklar boş, ışıklar loş, içim bir hoştu… 18.05.2015 Muhittin Alaca |
orada kalmıştı Yüreğimin yarısı..
Çok güzel bir kurgu ve dile getiriş. Değilmi ki yüreğimizin yarısı hep biraz gerilerdedir anılarla..