BENDE SENİN KADAR YORGUNUM ANNE
Asırların yorgunluğu var sanki üzerimde
Ellerim, yüreğim buz kesti ayaz içinde Daha dün gibi Başucumda duruyor çocukluğum Ne zaman resmini elime alsam O yemyeşil gözlerin Aynı şefkat ile bakıyor bana Mis gibi kokun eser buram buram Burnumun direği sızlar Gurbet diye bir yerdeyim Başım mahrum kalıyor dizlerinden özlemek denen kelimenin tarifi yok İçime akıyor gözyaşlarım sessiz sedasız Bende senin kadar özledim anne Aslında ne kızgınım ne de umursamaz Herkes kadar üzüldüm Herkes kadar hırpalandım Ellerime bıraktığın beyaz menekşelere Bakamadım senin gibi soldurdum Yüreğimdeki sevgiye ve hayata İnancımı kaybettim Bir serçenin kırılmış kanadı gibi duygularım Uçmak için çırpındıkça yaram kanıyor Canım bilemezsin ne çok yanıyor Bende senin kadar kırıldım anne Öksüz bir yere bırakılmış çocuk gibiyim Uzaktan duyduğum her sese kulak kabartıyorum Kapım çalındığında gördüğüm sen ol istiyorum Deniz fenerii gibi gözlerimdeki ışık Bir yanıyor bir sönüyor Tükenmiş bir ömürde Yağmurun son demleri gözyaşlarım Bende senin kadar ağladım anne Artık hiç bir şiir teselli etmez beni Hiçbir şarkı özlemlerimi kucaklamaz Kimse okşamaz saçlarımı Kimse sevmez beni senin sevdiğin gibi Şimdi Mevsimler yorgun Zaman yorgun Anılar yorgun Bende senin kadar yorgunum anne. Hacer Erkek |