SESSİZ GECE...
Tutarsız baharın ahenksiz seyri
Meyletti meyledeli. Kırık bir tabure; Bıkkın ve seyrinde hasretin Bir ucunda ben bir ucunda Düş ötesi bir yorgunluğun tek şahidi. Gün geceye yol verdi vereli Rengi değişti döngünün Seyri değişti şu garip hüznün; Biteviye, ıssızlığın yamacında. Kasıldı zaman, sırnaşık saatler bile gülmekte Güllerin rengi değişti hasret ertesi Yine kara yine sıradan Hepten koruk bir yalnızlık İpe dizdim dizeli sensizliği. Muafiyeti kadar yoksunum yokluktan öte Hiçliğin kıyısında sıradan Sıdkı sıyrılmış meleklerin Aslına rücu ettiğinden beri insan. Ölümün kıyısında tüm imgeler Sesim karıştı hepten çalan şarkıya Notaların uyumsuz kırılganlığına Esir düştü nice beste Nakaratı devinirken garip bir iniltiyle Ölümü çağrıştıran. Gıyabında ne bir yoldaş ne bir sırdaş Çalıntı ruhlar biteviye rağbet ederken Sonsuzluğa bir yandan sırıtan Fazlasıyla çığırtkan nice mizaç Nasiplenmemiş ne gıyabında Ne de kahreden Sadece yılgı ve üzünçten ibaret Sessiz gece. Anlık bir teferruat olsa olsa Adsız sansız bir zaman öbeği Soyutlanmış nazire edercesine Sıradan, terk edilmiş bin bir hece Masal tadında bin bir gece Kahramanları unutulmuş Ramak kalmıştı oysa o meçhul gölgeye, Beklerken köşe başında Neye hükmetse de Gözleri açık gitti aşk Şerefe ey ihanet. |
Sırnaşık saatler...
nasıl güzel imgelerle raksediyor kalemin ve okurken alıp nerelere gidiyorsun yüreğini
Nicelerien gülüm...