bilirsinkaç adımdı yokluğun say(a)madım... suya yatırdığım ateş kadar keskindi yüzündeki mevsimler ki gelişin gibi gidişinde mevsimsiz oldu sevgili bu şehir bana ve ben bu şehre dar gelirim artık seni asla unut(a)madım ve inan ki sevgili seni unutmayı Tanrıya isyan bildim kendime her ne kadar kalsam da bu izbe şehrin çıkmaz sokaklarında bilirsin kalmalarım gitmekti benim bu şehrin sen kokan ıslak kaldırımlarına yatırsam da düşlerimi kazısam da duvarlarımdaki kerpiç bakışlarını gözlerime yağdırdığın yağmurların girdaplarında kavrulsamda taşımıyor artık sensizliği giydirdiğim omuzlarım belki de hüzün dolu bir şiirin son mısrasıydık seninle oysa şimdi bir elimde zulamda sakladığım eylül kırıntıları bir elimde hoşçakal biliyorum ki bulutlar dolusu hüzün yağacak ışığını söndürdüğün bu şehrin üstüne ve ben kimsesiz toprak kokacağım birazdan... ilhanaşıcı yirmiikinisanikibinonbeş |