Mikdat BAL-İbrahim COŞAR 34. Atışması
Nedir son vaziyet, nedir durumlar?
Halk refaha nasıl ulaşır, söyle! Nasıl bir haber var, nedir yorumlar? Gündemimiz nasıl, oluşur söyle! ............Mikdadî Ortalık pek sessiz, kurtlar meydanda, Kuzular köşe de meleşir Mikdat! Bir yanda mazlumlar, kalleş bir yanda Kalleşler kalleşçe dalaşır Mikdat! ………….Coşarî Peki, bu duruma millet ne diyor? Böyle şeyi nasıl kabul ediyor? Yediden yetmişi haram mı yiyor? Millet buna nasıl alışır söyle! ………….….Mikdadî Helalden ot yese şu bizim teke, Eşek mi gerekir bu kadar yüke, Hırsızlık denilen silinmez leke Görüp susana da bulaşır Mikdat! ..……….Coşarî Ret eder imanı vicdanı olan, Her dinde mel’undur kul hakkı alan, Şeref haysiyeti olur mu çalan? Bunlar ne yapmaya çalışır,söyle? .........Mikdadî Onur nedir desem? O nursuzlara! Tükürük yağmur mu, onursuzlara, Paylaşmak, anlamsız gurursuzlara, Kazancı kendiyle üleşir Mikdat! ………….Coşarî Asla helal etmem kendi payımı, Atarım okumu gerip yayımı! Ben kabul edemem bu varsayımı, Çalanlar halkla mı, bölüşür söyle? ........Mikdadî Az içende sarhoş, yol da sızan da, Kalemler kırılmış, yazı yazan da, Güç şimdi arkadan kuyu kazan da, Şeytan köşelerde dolaşır Mikdat! ….…….Coşarî Kalemler elbette ayrı yazacak! Ancak adaletle hayrı yazacak! Kimi doğa kimi seyri yazacak! Yoksa kültür nasıl gelişir söyle? ...........Mikdadî Yalakalık, ucu sivri bir oktur. Hangi yönü batsa bir hayrı yoktur. Elbette gıybetin vebali çoktur, Böyle bir günahı kim taşır Mikdat! ……….Coşarî Dalkavuk olanlar vardır elbette Sanırlar ki bu bir kârdır elbette Der Mikdadî büyük ardır elbette Bu hal adamlıkla çelişir, söyle! ............Mikdadî Halkın dertlerini taşısak köşke, Hepsine bir çare bulunsa keşke, Coşari diyor ki şeytandan başka, Kapanmış yarayı kim kaşır Mikdat! ……..Coşarî |