BENİ SULARA GÖMÜN
Sevda ateşten gömlek, kara bağrımda yanar,
Çöle saldı yâr beni, hârı kavurur kumun. Her Leyla’nınn Mecnun’u, çareyi çölde sanar, Yâr ateşim yok der ya; beni sulara gömün. Onu öyle sevdim ki, şiirlerle tarifsiz, Sığmıyor mısralara, edebiyat marifsiz, Sürç-i, lisan kekeler, dilin sözü zarifsiz, Aşikar etmek var ya; beni sulara gömün. Karadan daha kara, imkansız aşkın rengi, Yâr koynunda el yatar, baş yastığın yok dengi, Yağmurlar kifayetsiz, sanki damlalar çıngı, Sevda yangını kor ya; beni sulara gömün. Bir yangının içinde yanıyorum zamansız Öyle bir sevda ki bu, amansız mı amansız. Volkan oldu yüreğim tütüyorum dumansız, Dünya bana çok dar ya; beni sulara gömün. Kuruldu yüreğime, bu aşkın darağacı, Lokman Hekim düşürdü, yok derdimin ilacı, O içimde yaşarken, ölüm başımın tacı, Kefensiz gitmek zor ya; beni sulara gömün. Bu sessiz feryadımı, ne han duydu ne hancı, Kabre kadar gidecek, içimdeki bu sancı, Vuslatı visaline şu dünyada yabancı Mekan vermek çok şer ya; beni sulara gömün. Kul Figani sevdası, ölümsüzdür ölümsüz, Seven derde katlanır, olsa yüzü gülümsüz. Felek vurdu çelmeyi, yüreğime çalımsız, Toprağa girmek kâr ya; beni sulara gömün. Kul Figani (Erdem GÜMÜŞ) ÖZBEKİSTAN / SAMARQAND 10 NİSAN 2015 |
Öyle ki bütün mısralarınızın içine zoraki bir duyguyu hapsetmek,kolay olmasa gerek. Her şiiriniz diğerlerinin aynası gibi... Bütün duygular aynı,yol aynı,duygu aynı. Farklı olan ne? Sanırım sadece başlıklar...
saygılar