redif yorgunusevmediğim sözcükler bulma aklım kandır kendini kadim bir kehanete iman et -bir gün mutlu olacağım- kör nokta burası... ve yalnız olmadığımdan kuşku duymuyorum mutluca düşsün elmalar gökten eteğine gülümse... mayıs gebesi bu geceden uçurtmamsı bir şeyler havalanıyor -boşluk olsa gerek- ya da neme gerek otur oturduğun yerde ruhum dışarısı çok soğuk ısıt yüzünü yıldızların okunaklığında hafif... yine olmadı olmayacak değil ya... -yine tuttun umudun kuyruğunu- havai fişeklerle dolu bir gökyüzü sabit burunlu ve düşmeyen yüzler sebil sahafıyım timsah gölgesi düşmemiş kalplerin yanılabilirim, evet.. heyhat! bir dakika... zırhımı ve gözlüğümü takayım -var mıydı ki? yoksa da mutlu atlardan ödünç alayım- sevinç lekesi yüzümdeki sümbül çukurunda geldim kenara çekil ikinci kişi susalım bu kibritin dibinde... gece inmiş atlasın omuzlarında çekmiş mısrasını kınından bir şair gökyüzünü boyuyor üst baş, sakal ve tırnak redif yorgunu sıra çocuklara ölümsüzlüğü öğretmeye geldi ekmek al karanfili sev öğretmenlerini dinle anneni üzme tanrıya dua ellerini ve aklını koru ellerini ve aklını koru... son soru: inceldiği yerden kopacak mısın? |
İnanın siz gelecek zamanın şiirini yazıyorsunuz, mesela 20, 30 yıl sonra anlaşılacak olan şiiri...
Şiirden anlayanların, dergilerde şiir editörlüğü yapanların dahi kolay anlayamayacağı, bu yüzden beğenmemiş tavrını takınıp sizi 'daha çalışman gerek' gibi bir laf ile kenarda tutacağı şiirler bunlar.
Lütfen devam edin.
Şu şiir dilinden vazgeçmeden devam edin.
Geleceğin şiiri böyle olacak çünkü...