Bin Umudum Sende Çocuk
(Bölüm:1)
Dün, kuyruklu yıldız gibi gelip geçti. Yarınımız "şimdilik" meçhul, arkasını göremediğimiz yüksek bir duvar... Yaşayabileceğimiz bir tek "bu gün" var desek........ ’te bizler hep ölümsüzlüğe kurğuladık hayatı. Lâkin bir düşün, sen iyice bir düşün çocuk; Suyu, sayaç olmaksızın içebilmek, ekmeği "parayla kirletmeden" yiyebilmek, yaşamdan mutsuzluğu ve umutsuzluğu ve sokaktan dilenciyi köprü altlarından çocuk tinerciyi ve alınterini arındırıp "kârdan" salt insan için üretmek tarlada sarı buğdayı fabrikada arabayı, eşyayı (Bölüm:2) ve imece’yle devşirebilmek elma’yı nar’ı... Bir düşün çocuk! Kâğıt ve metal’den değilmidir özü? Ahhh şu kör olasıca gözü, yokluğu bu düzende en büyük yara. Köpeğin önüne atsan inan dönüp te bakmaz. Ammaaaa; Kapitalizmin temeli ve harcı "para" . Ve Afrika’nın, rengi olsada bahtı niye olsun kara? Somali’de açlıktan, Filistin’de sneper’dan, Suriye’de "allahû ekber" salyalarıyla şehirlerin üstüne yağmur gibi yağan bombalardan bebekler, kadınlar ve çocuklar zamansız tanışıyorlar ölümle. (Bölüm:3) Sahi; Tanrı’n ne yapıyor bu ara? Silah tüccarlarıyla bir olup -kader- diye ölüm mü kurğuluyor sana? Tanrı çıplak ! Tanrı çıplak çocuk gördün mü? Anladın mı, alğıladın mı çocuk? Kavradın mı? Kavğam ve isyanım: İnsanlık onurum, ve "hafızam"dır benim. Boşuna arama çocuk, yok dünyayı değiştirecek bir sihirli değnek elimizde........, u y a n ı ş ı m ı z ’dan b/aşka. Bir umudum sende ! Bin umudum sende çocuk ! Anladın mı? 24:08:2012/12:01:2013. İzmir. |