Dilersen Sultan, Dilersen Buhran OlYar… Bilmem ki Hangi rüyadayım Rengârenk hülyalar diyarındayım Ruhuma huzur veren esinin bahtiyarıyım Şimdi nasıl uyanayım, yine dünyayı sırtıma mı alayım Ne latif hatıralar Bir birinden güzel güfteler, besteler Itriden, Fuziliden, Zekâyı dededen gelen meşkler Üsküdar’ı ihya eden, Adaları yâd ettiren terennümler Ruhumu yücelten, yüreğime serinlik veren nice feyizler Yar, nerede olursan ol Dilersen sultan, dilersen buhran ol Ruh ve kalp her iki canda müsavi olmazsa yeis hazır Her murat, her umut, her arzu, heves yaşatmamalı kor İnsanın yaban olduğu, anlamadan inandığı şey zaten hor Ne yanağından öpsem Ve ne de yanında ömrün nihayetini görsem Gönül hassasiyeti, ruh yüceliği, irfan dirliği için yaşasam Edebin her sahnesinde haşyete kansam, O’na kulu olsam Aşkın sadrında buharlaşıp, sevdasıyla heveslerden arınsam Bir yaşlı teyze bakıyor bana Endişeye kapıldım, baktım önüme arkama Tebessüm ediyordu, gözleri bir şeyler söylüyordu Hasretin, ümidin, sabrın, kanaatin izlerini gözlüyordum Biçare oluşu, takatsiz duruşu, aklaşan saçları anlatıyordu Kalktım, yanına gittim Teyzeciğim bir arzunuz mu var diye sual ettim Gözlerime baktı, derin ve çok uzaktakini bana yaşattı Bir müddet sonra oğlum, evladım, epeydir seni izliyorum Yıllar önce kaybettiğim oğluma benzettiğim için seviniyorum Dedi ve çok duygulandı Teyzeme sarıldım, haydi teyzem çay içelim dedim Saklı bahçeye giderek bir müddet soluklandıktan sonra Teyzemin hatıralarını yeniden yaşadım ve hüzünle dinledim Bir evladınızda benim, dilediğiniz an hizmetinizdeyim dedim Mustafa Cilasun |