GEÇİYORDUM UĞRADIMgözlerimin buğusuna bir yar adı çiziliydi kaybolan yıllar gibi siyah beyaz akıp gitti ferinden. ’’benim’’ dahi diyemediğim bir mazinin gölgeli sokaklarında dolaşıyorum zaman zaman güneş elini ayağını çekeli epey zaman oldu buralardan sarmaşıklar bile soldu balkonlarda sardunyalar boş boş kollarını uzatmışlar sabahın ayaz vuran yüzüne açmamaya yeminli ne kadar çiçek varsa siper almışlar izlerime. merhametsiz yürekler kapı arkalarından gizli gizli kinaye bakışlar gönderiyorlar bir zamanlar yar/la kol kola girdiğimiz bir pastanenin daha önce hiç oturmadığımız bir köşesine mevzileniyorum olur ya onun yolunu şaşıran ayakları bakarsın yine sürükler bu sokaklara diye suskun dudaklarım isyan etse de bir çay söylüyorum benim gibi bezgin aşk vurgunu garsona ki ben görür görmez tanıyorum artık hain bir kurşunla sararan suratları kan akmaz yaralardan gizli gizli içten yer bitirir böylesi. kan çanağı gözlerle kan kırmızı çayı ayağını sürüyerek masama koyuyor ’’sen de mi ’’der gibi bakışı üstüme yapışıyor silkeliyorum eteklerimden ’’yok’’ diyorum yalan olduğunu bile bile ’’geçiyordum uğradım’’ zorla açılan uçuk kaplamış dudaklarımın kıyısından. gülüyor güldüğüne bile şaşırarak ’’ hep böyle derler’’ gelirler ve giderler diyor bilmiş ökse yemiş yüreğiyle çırpına çırpına gidiyor geldiği boşluğa. buz olmuş çayımı içmeden kalkıyorum ardıma bakmadan kayboluyorum mucizelerle dolu gelecek denen belirsizlikte ve yemin ediyorum bir daha geçmeyeceğim bu yalnızlık sokağından. Ayvazım DENİZ |