Okuduğunuz şiir 5.3.2015 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
Bir Aşkın Ultra/sonu
-l- unutmuştum cemre yüreğe ne zaman düşer bir aşk şiiri hangi cürümle yeşerirdi
bana bir şey olmaz heveslere baret takmaktı hoşlanmak çitler daha pembeye boyamadan
-ll- gemiler de yelkenlerini hep rüzgârla kandırırdı
-lll- bildiği yere gitsin’le bildiğim yere gitsin arasındaki eylem plânıydı/n - aşk âyetleri ikinci cilt dördüncü bab-
-lV-
artık çok geçti herhangi biri olmadığını anladığım zaman hak etmediğince her şeye lâyıktın boşa çiğnediğin yollar kadar vaz geçemediğim fettan bir yanılgı düşkünlüğüme diş geçiremediğim anlar
-V- ağlama sesini taklit edebilen kemanlar icat edilmiş olsa - sana- bu şiiri yazıyor olmazdım
-Vl- görme bozukluğum ilerledikçe hep senden uzaklaşmak istedim hiçbir zaman birarada olamayacak olsak da arada bir görmeme engel değildi profilin
-Vll- biliyorum tanrım bu kaçıncı kapını çalışım ve açtığında beni bulamayışın affet elimde değil sözümü tutamıyorum her gece tamam bu kez son diyorum yine şeytana u y u y o r u m her sabah bir meleğe uyanıyor!..
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Bir Aşkın Ultra/sonu şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Bir Aşkın Ultra/sonu şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
-Vll- biliyorum tanrım bu kaçıncı kapını çalışım ve açtığında beni bulamayışın affet elimde değil sözümü tutamıyorum her gece tamam bu kez son diyorum yine şeytana u y u y o r u m her sabah bir meleğe uyanıyor!..
Her dizesi başka güzel, özellikle son bölüm beni daha da etkiledi. bu güzel kalemi ve yüreği selamlıyorum. saygılar
Siz anladınız onu:)) Her neyse efendim, "mani oluyor halimi tasvire hicabım..." demiş ya muhterem, belleyin ki bizimki de o hesap. İmdiiii... Bu Serhat şair de kimdir, ne güzel sözler etmiş böyle?.. Cin fikirli bir şair belli ki, henüz başlıkta patlatmış bombasını: "Bir Aşkın Ultra/sonu" Vay vay vay...Seni gidi tevriyeci seni... Ecnebi lisanlarından dilimize dahil olan "ultra" kelamının; "büyük, en fazla, en çok, muhteşem, muazzez ya da kiber, kebir, ekber..." dereceleme sıfatlarına tekabül ettiğini düşünüyorum.Dolu dolu bir sözcük bulmuş serhat Bey: "ultrasyon" malum bir çeşit rontgen tekniği anlamına da gelir. Şair, sözcüğü biraz bölüp biraz da çarpınca, ortaya ikili bir anlam çıkmış.Birincisinden söz ettik ki tıp terimiydi, ikincisi :"Bir aşkın büyük sonu.." anlamında saklanmış.Gerçi başı kumda demek daha doğru olur:)) Bu sözcüğün bu kadar dikkatimizi çekmesinin asıl sebebi, tarihi ta Tanzimat'ın İkinci dönemine kadar uzanan "abes-muktebes tartışması" ya da yaygın adıyla "kafiye göz için midir, kulak için midir?"mevzusu...Malum tartışmayı hatırlamakta fayda var: Efendim, Tanzimat Edebiyatı'nın İkinci döneminde şairin biri bir şiir yazar, şiirin sonunda uyak olan "ABES ve MUKTEBES" sözcüklerinin biri "peltek se", diğeri de "sin" harfiyle yazılır.O güne kadar hep aynı harflerin kafiye kabul edildiği klasik şiirimizde, kulağa aynı ses olarak gelen iki "s"den biri sin, diğeri peltek "se" ile gösterilince kıyamet kopar.Zaten sözcükler Arapçadır ve orijinal alfabesiyle doğru yazılmışlardır aslında...Ama bunu gelin de, bir zamanlar "fes" giydirmeye zorlayan II.Mahmut Efendimize,aynı fesi çıkartmak isteyen Atatürk'e kazan kaldırmış, muhafazakâr aydınımıza anlatın."Olmaaaz! İstemezüüük!" derler."Kafiye dediğin göze hitap etmeli, kulağa hitap eden kafiye mi olurmuş?" Bugünkü solun ataları sayılan yenilikçiler ise Recaizade Mahmut Ekrem'den aldıkları feyzle aslanlar gibi saldırırlar Muallim Naci ve şürekasına...Sonuç malum, ara sıra karşı devrimciler birtakım hilelerle galipmiş gibi görünse de, çağın akışı hep devrimcilerden, ilericilerden yanadır.Günümüzde de kulak kafiyesi geçerlidir. Ha buralara nereden geldik: Serhat şairin "Bir aşkın ultra-sonu" şiirini okuyan biri, buradaki tevriyeyi (ikili anlamı) nasıl verecek?Şiiri dinleyen kişi, bunu "bir aşkın anatomisi" gibi filan anlar ve o zaman da güzelim sanat gümbürtüye gider.Ne yapacağız o vakit? Ya bencileyin şiirlerinizi bağıra bağıra yazacaksınız kulak kafiyesi için ya da bu türden harf oyunlarının tadına varmak istiyorsanız şiiri bizzat okuyacaksınız.
Şimdi şiire bir bakalım:
Birinci bent:
"Bir Aşkın Ultra/sonu
-l- unutmuştum cemre yüreğe ne zaman düşer bir aşk şiiri hangi cürümle yeşerirdi
bana bir şey olmaz heveslere baret takmaktı hoşlanmak çitler daha pembeye boyamadan"
İkinci bölüm aslında çok güzel. Üç satırda birkaç sanat var: 1-Necip Türk milletinin her türlü tehlikede söylediği:"bana bir şey olmaz" klişesine telmih (gönderme) yapmış şair. 2-"Bu türden heveslere baret takmak"la somutlama. 3-"çitler daha pembeye boyanmadan." olması gerekir bu dizenin yazım yanlışı var galiba.yani "boyamadan" ulacı edilgen çatı eki "-n" almalı. Burada da "pembe panjur, pembe çit" metaforuna gönderme var. (Yoracak bu adam beni yahu...) 4-Yine baret takmayıp ölen binlerce işçinin ihmalkârlığına ironi...
Gündelik dille tecahül-ü arifane yapıyor şair, yani mevzuyu bildiği halde bilmezden geliyor, "unutmuşum" jokeriyle başarıyor bunu...Ama Serhat Akdeniz bu sitenin en afilli aslan tevriyecisiyse, biz de övünmek gibi olmasın aslan terbiyecisiyiz anadın mı:)) Çözeriz evelalllah...Şaka bir yana, şair sözcüklerle oynamayı çok seviyor:Sırf "cemre" lafını ettiği için, akabinde "cürüm" sözcüğüyle kulağa hitap ediyor.sanki aynı köktenmiş gibi hoş bir ahenk kurgulamış şair.Aynı uzak-uyak tekniğini "yeşer"-"düşer" sözcükleriyle de yapmış.
İkinci bölüm aslında çok güzel. Üç satırda birkaç sanat var: 1-Necip Türk milletinin her türlü tehlikede söylediği:"bana bir şey olmaz" klişesine telmih (gönderme) yapmış şair. 2-"Bu türden heveslere baret takmak"la somutlama. 3-"çitler daha pembeye boyanmadan." olması gerekir bu dizenin yazım yanlışı var galiba.yani "boyamadan" ulacı edilgen çatı eki "-n" almalı. Burada da "pembe panjur, pembe çit" metaforuna gönderme var.
İkinci bent:
"-ll- gemiler de yelkenlerini hep rüzgârla kandırırdı "
Serhat şair çok akıllı bir adam tabi; küçücük bir dizeye neler sığdırıyor, eee şairlik biraz da bu değil midir?
Yine bu bentte "kandırdı" sözü karakutu. Yine tevriye yapmış,Allah bilir bu şair Irak Türkmenlerinden, zira bu kadar tevriye ancak Kerkük türkülerinde olur:))
Evet, "kanmak" eylemini, hem aldatmak,hem de"kanmak,doymak"anlamlarında kullanmış şair.Anlam olarak da gemi'yle şair kendisini, rüzgârla da sevgiliyi gösterge almış.Aynı zamanda kuvvetli iki açık istiare var, zira sadece benzetilenler söylenmiş, yani özellik bakımından güçlü olanlar var dizede...
Üçüncü bent:
"-lll- bildiği yere gitsin’le bildiğim yere gitsin arasındaki eylem plânıydı/n - aşk âyetleri ikinci cilt dördüncü bab-"
Bu bölüm dehşet...Çok kıskandım şimdi bak, biraz kafasına gözüne varayım diyorum, ama adam yazmış arkadaş...(Bu adamın saçları seyrekti di mi :)) Evet bu bölüm müthiş, gerçek şiir, cıscıbıldak şiir, otur roman yaz bu dizelere, (Serhatçığım affet beni seni hafife almışım, tamam kabul beş sıfır öndesin:))
Ne kadar manidar sözler, hemen hemen her erkek gıyabında da olsa en azından bir kere duymuştur bu sözleri sevdiğinden:
"bildiği yere gitsin’le bildiğim yere gitsin arasındaki eylem plânıydı/n"
Bayıldım buna Serhatçığım... Aşk ve evlilik hakkında bundan daha kuvvetli aforizma duymadım.
Dördüncü bent:
-lV-
"artık çok geçti herhangi biri olmadığını anladığım zaman hak etmediğince her şeye lâyıktın boşa çiğnediğin yollar kadar vazgeçemediğim fettan bir yanılgı düşkünlüğüme diş geçiremediğim anlar"
*******
"herhangi biri olmadığını anladığım zaman hak etmediğince her şeye lâyıktın "
Vaaay...Ne demek şimdi bu? Esasen anlatım yanlışı var: Hah şimdi yaktım çıranı şair:)) "madem sevgili sıradan değil, tamam bir numara, "hak etmediğince her şeye layık olması" çelişki değil mi? Hak etmiştir sıradan değilse, yine de buraya kesin bir zamazingo gizlemiştir bu adam ya, göremedik.
"vazgeçemediğim fettan bir yanılgı düşkünlüğüme diş geçiremediğim anlar" bunlar da oldukça güzel ifadeler, artık sanatlarını saymıyorum zira gözlerim kapanıyor. saat 04.10
Beşinci bent:
-V- "ağlama sesini taklit edebilen kemanlar icat edilmiş olsa - sana- bu şiiri yazıyor olmazdım"
Bu soru kolaymış :))
Altıncı bent:
-Vl- "görme bozukluğum ilerledikçe hep senden uzaklaşmak istedim hiçbir zaman bir arada olamayacak olsak da arada bir görmeme engel değildi profilin"
Eeeee...şairin de pili bitmiş bencileyin. Var ya şiir üçüncü bentte bitecekti şair, gerisi sünmüş... Zar zor bir "profil" tevriyesi daha, aşir burada ehm sevgilinin profilden, yandan görünüşünden hem de facebook sayfasını ziyaret etmeyi kast etmiş.
Yedinci ve son bent:
-Vll- "biliyorum tanrım bu kaçıncı kapını çalışım ve açtığında beni bulamayışın affet elimde değil sözümü tutamıyorum her gece tamam bu kez son diyorum yine şeytana u y u y o r u m her sabah bir meleğe uyanıyor!.."
"Biliyorum tanrım..."diye başlayan bir Turgut Uyar ya da Cemal Süreya şiiri vardı galiba,gecenin bu saatinde hatırlayamadım, ama olacak o kadarlık benzeme.
Üçüncü bentten sonra düşen ritmi yeniden kaldırmaya çalışmış şair, ama ne mümkün.Hatta bu bentte birtakım özne sorunları da var gibi geldi bana. Final kafa karıştırıyor Serhat Bey, yerinizde olsam buraya çalışırdım:
"yine şeytana u y u y o r u m her sabah bir meleğe uyanıyor!.."
Ya da benim de pilim bitti ve ne demek istediğinizi anlayamadım, onu da facebook'tan sorayım size...
Bugün şiir düzeyi yüksek bir şairin şiiriyle birkaç saat geçirdim ben. Her dizesi ölçülüp biçilmiş, sanatları, urpu turpu yerli yerinde bir şiirdi bu. Hele de aşk ve evlilik üzerine söylediği bir iki dize vardı ki kırk defa okusam doyamam.Teşekkürler şair, tebrikler sana...Şiire doyduk bu gece, epeydir dişime göre bir şiir bulamamıştım.Uykusuz kalmaya değdi vallahi.Ne demiştin üçüncü bentte:
"bildiği yere gitsin’le bildiğim yere gitsin arasındaki eylem plânıydı/n"
Önce şiirin sahibini, sonra şiiri takdir edilesi bir emek ile yorumlayarak değerlendiren okuyucuyu ve eleştiriyi olgunlukla cevaplayan ev sahibini canı gönülden kutlarım. Sanırım hepimizin ve dolayısı ile ülkemizin bu gelişmiş uygarlığa ihtiyacı var. Bize bu güzelliği yaşatanlara şahsım adına teşekkür ederim.
Sayın hocam öncelikle şiir konusunda bilgi sahibi ve otorite saydığım ve söylediklerini ciddiyetle önemsediğim birkaç kişiden biri olduğunuz gerçeğini ortaya koyuyorum. Ve gecenin o saatinde bunca emek bahşedip naçiz karalamama değer katmanız da ayrıca onur verici.
Şiiri yazdıktan sonra hele paylaşıma sunduktan sonra şâirinin laf etmesi boştur. ki şiir artık okurundur. İyi-kötü ne ise haddi kabullenmek düşer. İşi şiir olan iyi eser üretmek olan eleştiriyi kucaklar baştan. gerçi bu kadarını hak etti(m) mi şiir bilmem de bir özeleştiri olarak çok rahat diyebilirim ki yazdığım iyi şiirler arasına koyamam bunu. finali anlayamadım demişsiniz! şeytana uymak/uyumak ve bir meleğe uyanmak! bir kere daha göz atın derim hocam. eeee yaşlılık da var az buçuk ve gece 4 teki uykusuzluk:)))
biliyorum tanrım bu kaçıncı kapını çalışım ve açtığında beni bulamayışın affet elimde değil sözümü tutamıyorum her gece tamam bu kez son diyorum yine şeytana u y u y o r u m her sabah bir meleğe uyanıyor!..
şiirin ve şâirin işi dizelerde sanat uygulamak kadar onu okura okutmak ve hatta buldurmaktır biraz da... "tecahül-ü arif " mi demişti üstte hocam ona :)))
teveccühünüzden bile çok temennileriniz için teşekkürler
Şiirin ismi, altına yalnızca senin imzanı yakıştıracak kadar güzel. Sonrasında hazin bir aşk hikayesi özenle işlenmiş dizelerin gergefine. Tüm duyguları usta dokunuşlarla harika bir şiir haline getiren yüreğine sağlık, bir kez daha..