ÇaycıÇaycı n’ola doldur gönül çayından İçerken beynimin efsûnu gülsün Başka çay olmasın kendi payından Ruhum şaha kalksın hasretim ölsün Çaycı haber var mı o dil-i hârdan Hangi iklimdendir hangi diyardan Tebessüm kokusu gelir civardan Bırak dimağıma leb-a leb dolsun Çaycı yüreğinde gizli mi yara Gün gelir yazar mı seni şüerâ Sustukça sükûtun atıyor dara Deminde sadece muhabbet olsun Çaycı bardakların alıyor aklı İçinde bilemem hangi dert yüklü Suyla şekerinin aşkı mı saklı Ağyâr sana bakıp saçını yolsun Çaycı ab-ı hayat verdiğin sudur Bilirim derdimin dermanı odur Ateşin ateşle yunması bu dur Ne gelirse cana deminden gelsin Çaycı lisânımın yarısı yarım Sen doldur içeyim azalsın zârım Renginde belirsin iki göz nurum Bilirim sevene her dem özelsin Çaycı Makberî’yi deminden etme Fikrinin çerâğı eminden etme Asûmândan etme zeminden etme Bırak ne gelirse çayından gelsin ______________Makberî |
Altı üstü Çay deyip geçmemek lazım, ne diyeyim hocam,
çayı zaten çok severdim, şiirinizi okuduktan sonra daha
bir katmerlendi...
Fevkaladenin fevkinde bir şiirdi okuduğum....
Yalnız bir kelimeye takıldım; Şüerâ mı, yoksa Şuara mı..?
Türkçesi Dil içi çevirisi şairler olmalı sanırım, elbette şüerâ'nın
benim bilemediğim başka bir anlamı yoksa...
Gönülden teşekkürler size ve şiire, elbette çay'a da....:)